İSTEK ve DUÂ

İsteği, büyük küçüğe; duâyı, küçük büyüğe yapar; arz ve rica gibi. 

Büyüğün küçükten ne isteği olabilir, o büyük değil midir; büyük küçüğe nasıl muhtaç olabilir?!.

Hele de bu büyük, Tanrı ise; ve O Tanrı da hiçbir şeye muhtaç değil ise!...

Bunu, sanırım şöyle de sorabilirim. Tanrı, bizden bazı şeyleri yapmamızı, bazı şeyleri de yapmamamızı istiyor; bunun adına da din diyor. Din, Tanrı’nın emir ve yasakları = istedikleri ve istemedikleri oluyor. Din böyleyse; Tanrı da, istedikleri/istekleri yapılan, istemedikleri yapılmayan; dindar da, o Tanrı’ya tapan = onun dediğini yapan, kişi demek olur.

Müslüman ise, sadece Allah’ın istediklerini/isteklerini yapan, istemediklerini/yasak ettiklerini yapmayan ve Allah’tan başkasına tapmayan ve duâ etmeyen = “ve lâ tedu mealAllah’i ilâhen âhar...” (28/88.) kişi/kimse demek olur.

Allah dışındaki tanrıların bizden isteği, onların kendi ihtiyaçları içindir. = kendilerinin koruyucu askerleri olmamız = korumamız! içindir; (Bknz. Yasin, 75.) ama Allah’ın bizden isteği, Allah’ın Kendi/si için değil, bizim (huzurumuz) içindir; ama biz bunu “Allah için = lillah” şeklinde ifâde ederiz. (Li harf-i cer’i; bir çook/çok çeşitli anlamlar (te’kid, tahsis, ta’lil, takviye, yemin/kasem, vb.) için kullanılır.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET