İSRAF

İki çeşit israf var : Kişinin kendinden, kendi malından israf, kamu malından israf.

Kişinin kendinden, kendi malından israfı : Kısaca çok yeme, çok konuşma, çok uyumadır. Çok yeme, içmeyi, giymeyi, hasılı maddî tüketimlerin tümünü kapsar. Çok konuşmaya yalan karışır (= karışabilir); bazen susup-düşünmek iyidir. Çok konuşmak, bilmişlik işareti olarak da algılanabilir; kişi, çok konuşarak kendini bilmiş de gösterebilir. Çok uyumak, tembellik getirir; çok uyku kalbe de zarar verir. Sorumsuz (ve şuursuz) adamlar çok uyurlar. 

Kamu malı israfı : Milletin vergilerini (emeklerini) rantabl = verimli kullanmamak; bu vergiler ile yapılmış yapıları (park, bahçe, bina, yol, köprü, hastane, okul, vs.) hor kullanmak.

Doğayı hor kullanmak. Doğa (= hava, su, toprak) da kamu malı = hepimizin malıdır. Havayı, suyu, toprağı kirletmek, doğayı hor kullanmaktır. Havayı kirletmek, katı yakıtlarla ve biyo-kimyasal gazlarla, bombalarla; suyu kirletmek, kimyasal fabrika atıklarını ve kanalizasyonları derelere, nehirlere veya denizlere akıtmakla; toprağı kirletmek, yanlış gübre kullanımı başta olmak üzere, genç ağaçları (ormanları) kesmekle, yeşil ve tarım alanlarında maden sahaları açmakla, yerlere rastgele çöp atmakla, vs. olur, oluyor.

İbâdet amacı ile bile olsa, israf yasaklanmıştır. Savaşta, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara dokunulmaz. Bunun israfla ne alâkası var, saçmalama!.

Sanayi kapitalizmi doğayla (insan doğası da dahil) savaşta. Bu dinin (kapitalizmin) ilâhları da kendine inanan müritlerini kutsal savaşa (armegedon) sokuyor. Enerji savaşları, Su savaşları, Uzay savaşları, ... paylaşım savaşlarıdır. Bu pastadan çok pay alan, çok kullanacak; bu dinde az kullanmak (az tüketmek), haram.

Allah Teâlâ, her yıl herkese yetecek kadar rızık yaratıyor ama bu muhterisler bu rızkın çoğuna sahip olmak istiyor; bu yüzden de dünyada savaşlar (çatışmalar) baş gösteriyor. 

Su sıkıntısı, enerji sıkıntısı kapıdadır. Musluklardan akan su, lambalardan akan ışık idareli kullanılmalıdır. Efendimiz : “Akan nehirden bile abdest alsanız, suyu israf etmeyin.” (idareli kullanın) buyurmuştur. (İbn-i Mâce, Tahâret, 48.)

Bu nedir?!.

Emâneti, emânet = nimeti, rahmet/lütuf bilmek ve onu yerli-yerinde kullanmak, gereksiz kullanmamak, değil mi?!.

Bedenimiz de bize emânet; onu da hor kullanmayalım. Hor kullanma, hem çook az kullanmayı (= tembelliği) hem de çook fazla = çook aşırı kullanmayı kapsar. 

İslâm, îtidal (orta yol) dinidir. Doğada da îtidal vardır. Doğayı kullanırken de doğanın kendini yenileyebildiği zaman dilimine riayet etmeliyiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET