CÜMLETEN VÂHİDETEN

Bu ifade (ibare), Furkan Sûresi 32. âyette geçer.

“Kafirler: Kur'an Ona bir defada ve topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Oysaki Biz Onu kalbine iyice yerleştirelim diye düzenli bir şekilde pekiştire pekiştire = sindire sindire (rattelnâhu tertîlâ) indirdik.” (25/32.) Kur'ân’ı tertîl ile okumak, pekiştire pekiştire = sindire sindire kalbe indirmek, oradan da hayatımıza aktarmaktır (= indirmektir). = Tenzîl.

İndirme, önce Efendimizin kalbine, sonra hayatına, oradan da bize, bizim hayatımızadır.

İnen = Kur'ân, önce kalbe yerleşir, iner; sonra da hayatta etkisini gösterir. 

İndirme, birden = toptan (= cümleten vâhideten) olsaydı, İndirilen = Kur'ân, hayata geçirilemezdi. Veya hayat, birden = toptan (= cümleten vâhideten) yaşanır ve biterdi. Kur'ân, aşama aşama tüm hayatı düzenlemek için indirilmiştir. Bu indirme, Ramazanda başlamış ve bir ömür sürmüştür. Sanki bizler de -- teşbihte hata olmaz --  o kâfirlerin dediğini der gibi!, Kur'ân’ı Ramazanda toptan inmiş gibi okuyor, Ramazan geçince Kur'ân’la ilişkimizi ya kesiyor ya da asgariye indiriyoruz. 

Sanki biz, Kur'ân’ı sadece yazılı sayfalarda (= Mushaf’ta) görüyoruz, Onu kalbimize ve hayatımıza bitürlü indiremiyoruz. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET