YILLIK MUHASEBE

Her yıl işletmeler (şirketler), kâr-zarar hesabı yapar = gelir-gideri hesaplarlar ve bunu mîzana dökerler. Tabiî bunun için bir önceki yılın elde varının, yeni kurulmuşsa, kuruluş sermayesinin bilinmesi gerekir.

Aynen bunun gibi olmasa da, benzer bir hesabı kişi kendi için de yapmalı; bir önceki yılla, bu yıl arasında nereden nereye gelmiş, gerilemiş mi, ilerlemiş mi, bilmeli.

Bu, nasıl yapılabilir?! 

İki türlü : Bireysel ve toplumsal. 

Bireysel hesap, kişilik özellikleri ve kazanımları açısından. Öfke kontrolü, bilgi/bilinç düzeyi. Sağlık, yaşlanma, kendi ile barışık olup-olmama, içinde bir boşluğun bulunup-bulunmaması, vs. Buddha, üç şey üzerinden hayatını sorgulamıştı : Hastalık. Yaşlılık ve Ölüm.

Toplumsal hesap, yakın çevre (= eş-dost, akraba) ve uzak çevre (= millet, devlet) ile ilişkiler üzerinden ve eğer inanılıyorsa, inanılan Tanrı ile ilişkiler bakımından.

Yakın ve uzak çevreme nasıl davranıyorum, hâl ve hareketlerimle (sözlerimle) onları kırıyor muyum, onlar bana bi şeyler söylediğinde nasıl tepkiler veriyorum, onlara imkânların ölçüsünde yardım edebiliyor muyum, yoksa zarar mı veriyorum?. vs...

Tanrım (Tanrılarım) ile ilişkilerim ne düzeyde?!. Kaç Tanrım var, çoksa, aralarını nasıl buluyorum, kendi aralarında hiç çatışmıyorlar mı = onları çatıştırmıyor muyum?!. Tek Tanrı’ya inanıyor ve tapıyorsam, buraya nasıl geldim?!. O’nu günde kaç kez hatırlıyorum?!. O, bana ne diyor ve ben ne yapıyorum?!...

Davranışlarımı (ahlâkımı) belirleyen ben miyim, toplum mu, Tanrım (veya Tanrılarım) mı?!.

Bendeki zıt duyguları (ve düşünceleri) nasıl uzlaştırabiliyorum?!. Aynı veya benzer duygu ve düşünceler toplumda da var, bunlarla nasıl başa çıkabiliyorum?!.

...

Tek (Yek) ve Kendi içinde = Kendinde tutarlı = çatışmasız (dingin, sâkin) bir Tanrı’ya inanılmadan, bireydeki ve toplumdaki çatışan duygu ve düşüncelerden kurtulamayız, iç (psikolojik) ve dış (sosyal) emniyeti sağlayamayız. Ancak ve ancak Es-Samed olan bir Tanrı, bize bu huzuru ve güveni verebilir.

...

Bütün planlarımızı buna göre yapmazsak, bireysel (psikolojik) ve toplumsal (siyasal) risklerden kurtulamayız. Tek Tanrı’nın dediğini yaparsak, iç ve dış huzur mümkün hâle gelir. Herkes, tek Tanrı’ya inanmadığı, O’nun dediğini yapmadığı için, dışardaki huzur, öteye kalıyor, erteleniyor ama iç huzura hiçbir şekilde halel/zarar gelmiyor.

...

İnsan, hayatı hakkında yıllık hesap/plan yaparken, uzun vadeli ve stratejik düşünmeli; öleceğini bilmeli ve ölüm sonrasını da hesap edebilmeli. Ölüm sonrası nasıl hesap edilebilir, elde veri yok ki?!. Ölüm sonrasına inanmayan için doğru, yok; ama ölüm sonrasını Bilen Bir Tanrı’ya inananlar için, ölüm sonrasında olacakları bize O Tanrı haber verir; şöyle yaşarsanız, şöyle bir hayata; böyle yaşarsanız, böyle bir hayata kavuşacaksınız, der. İnanan için bu çoook stratejik ve çoook hayatî bir bilgidir; bu bilgi hayatın stratejik planı yapılırken göz ardı edilemez.

...

Yaşarken, çok çeşitli zorluklarla, aksiliklerle, zıtlıklarla (çelişkilerle) karşı karşıya geliriz/geliyoruz; çoğu zaman seçim yapmakta da zorlanıyoruz; ne iyi, ne kötü?. bilemiyoruz. Bize (başta) iyi gelen, kötü; kötü gelen de iyi çıkabiliyor. Bunu netleştirmemiz için (namazla = salât ile) ilâhî rahmet ve destek/yardım almamız şart. (= salâvâtün min rabbihim ve rahmeh. 2/157.)

Rabbimiz, bizi iyi/lik ile de, kötü/lük ile de deniyor/sınıyor; bizim nasıl biri olduğumuzu bize de göstermek istiyor, bize bazen “delilerini”, bazen de “velilerini” gönderiyor; ki, yarın bir mazeretimiz olmasın/kalmasın. Delileri de velileri de O’nun kulları; O kullarını istediği gibi kullanır, kullanıyor. (Not: Deliyi, şeytan veya kötülük; veliyi, melek veya iyilik anlamında kullandım.) Biz, gerçekten O’na kulsak, deli gelince O’na sığınır (= Eûzü), veli gelince de O’na şükrederiz. Bunun için (de), O’nun neye iyi, neye kötü dediğini bilmemiz, dînî bilinçle/bilgiyle donanmamız şarttır. Kötü, bizi çağırdığında ona kapılırsak yoldan çıkarız; onunla mücadele edersek yolda kalmış, yolda sebat etmiş oluruz. Bazen de, belki de çoğu zaman, kötü bize örgütlü bir şekilde saldırır ve bizi esir almak ister; böyle hâllerde, gücümüz yetiyorsa mücadele ederiz, yetmiyorsa, orayı terk ederiz ya da o bizi kovar. İyi bir yer de bulursak, oradan güç alır veya orayı güçlendiririz...

Her şeye rağmen, biz kendi hayatımız hakkında planlar yapsak da, Rabbimiz de bizim hakkımızda bir plan yapıyor/dur. (= İlâhî Plan = Kader.) Bizim planımız şaştığında, O Plan devreye girer; buna inanmazsak, çıldırır, kafayı yeriz. 

Ooo, yazı çok uzadı. Bu, son yazım olsun. Ramazanın son on gününe giriyoruz. Müsaade edin de, ben de bu son on günde hayatımı şöyle bi gözden geçireyim. İtikâf, olağan, sıradan meşguliyetlerden de uzak durarak hayatî bir muhasebe yapma; önceden yapılmış bir plan varsa onu gözden geçirme veya ta’dil etme, demektir.

...

Rabbimiz Allah kainatı yaratırken çook hassas bir mîzan (= ölçü ve düzen) ile yaratmış (55/7-8), bize ölçüyü tutturacak Mîzanı da indirmiş/bildirmiş (57/25) ve bizim o mîzanı bozmamamızı emretmiş.

O, bizim hakkımızda da hesap tutuyor = tutturuyor (= amel defteri); hesap günü gelince o mîzanı bozup-bozmadığımıza bakacak/bakılacak. 

Allah’a emânet olun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET