FUNDAMENTALİZM

Bu kelime, Türkçeye köktendincilik olarak çevriliyor. Kavramı müsteşrik batılılar uydurmuşlar. Radikal İslâm/cılık, Siyasal İslâm gibi karşılıkları da var. Genelde entelektüel çevrelerde İslâm’ın “aşırı yorumu” olarak da biliniyor. 

İslâm’ın aşırısı olur mu, olursa nasıl olur?!. Bu soruyu cevaplayacağım ama, önce bu kavramın kısa tarihçesine ve neye tekabül ettiğine kısaca değineyim.

Yüksek Lisans dönemimde Hoca (M. Naci Bostancı) Oliver Roy’un ‘Siyasal İslâm’ın İflâsı’ kitabını okutmuştu ve benden kitap değerlendirmesi istemişti; ben de : ‘erken karar vermiş, bekleyelim’, demiştim. O zaman (muhtemelen 1994’tü), dünyada İhvan, Nahda, Cemaat-i İslâmî gibi Siyasal İslamcı örgütler yaşıyor; Türkiye’de de Siyasal İslam’ı temsil eden (rahmetli) Erbakan sağdı. Şimdi, ne İhvan, ne Nahda, ne de Cemaat-i İslâmî kaldı; Erbakan’ın izinden gittiğini söyleyen Siyasal İslamcılar da Türkiyede iyi bir sınav veremediler. Bu işin siyasal boyutu. Bir de işin toplumsal boyutu var. 80’li 90’li yıllarda radikal İslâmcılar cübbeli, sarıklı, çarşaflı insanlar olarak görülüyordu. Onlar şimdi sisteme entegre oldu = edildi; artık onlara radikal (köktenci) denmiyor. Onlar “görüntüde”! yine aynılar ama kafa yapıları (= sistemle ilişkileri) artık radikal değil, eskiden de değildi, sistemle bir sorunları (alıp-veremedikleri) yok. Sistem onlar için tesettür mağazaları açtı, altlarına jeep verdi, haremlik-selamlığı olan 5 (7) yıldızlı oteller açtı, önemli makamlar-mevkiler bahşetti, vs...

Pekiî, şimdi kime radikal (köktendinci = fundemantalist) deniyor?!.

Sadece sözde değil, özde de (?!) “Lâ ilâhe illâ-l Allah” diyenlere ve başka ilâhların kurduğu düzenle/sistemle arasına mesafe koyanlara; o düzenlerle uzlaşmayı reddedenlere ve bunu İslâm’ın ‘kırmızı çizgisi’ olarak görenlere.

Bu insanlara sistem (kıyafetlerinden dolayı değil, düşünce ve tavırlarından dolayı) “öcü gibi”! bakıyor ve onları tehlikeli insanlar olarak görüyor. 

Bu konuda Kitâb ne diyor diye Kitâb’a baktım. İlk dikkatimi çeken âyetler Kalem, 51 ve Zümer , 45 (İhlâs Sûresi de dahil) oldu. 

Kalem, 51. âyeti, genelde biz nazar âyeti olarak bilir ve okuruz. Orada, onlar (kâfirler) O Zikri (Kur'ân’ı) Senden işittiklerinde, seni gözleri ile devireceklermiş gibi bakarlar (= leyüzligûneke biebsârihim lemmâ  semi'uz zikra), deniyor.

Zümer, 45. âyette de Allah tek başına anıldığında, âhirete inanmayanların kalpleri (yürekleri) nefretle dolar (= işmeezzet. Allah’ı tek başına ananlardan iğrenirler; ama Allah ile beraber başka ilâhlar (kendi ilâhları) da anılırsa, sevinirler, deniyor. İşmeezzet kelimesi Kitâb’ta sadece burada geçer; iğrenme, tiksinme, kem gözle bakma, tehlikeli görme, demektir.

Fundemantalistlerin tehlikeli görülmesi, bu yüzdendir. Onlar da cübbe ve çarşaf giyerek, sarık ve başörtüsü takarak ılıman İslâm, uyumlu İslâm, modernist İslâm yorumunu benimseseler; sorun kalmayacak; onlara radikal denmeyecek, onlar da sisteme entegre edilecek. Rahmetli Roger Garaudy, bu işi çok iyi biliyordu; bu konuda Entegrizm adlı bir kitap da yazmıştı. 

Her ne kadar biz “görüntüye bakarak” kendi içimizdeki bazı insanlara “yobaz”! desek de dışardakilere göre “asıl yobaz”! olanlar bunlar; çünkü bunlar bitürlü entegrasyonu = Allah’tan başka bir ilâhın (ilâhların) olduğunu kabul etmiyorlar.

Yeni fundamentalistler bunlar. Bunlara ne yazık ki içimizdeki bazı Müslümanlar da radikal (aşırılar) diyorlar.

Bak, İslâm’ın aşırısı olur mu, olursa nasıl olur?!. sorusunu cevaplamaya sıra gelmedi; inşallah o da bir başka yazıya.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET