SEÇİM

Seçim: Seçme. Birini, bişeyi ötekilere tercih etme.

Seçtiklerimiz, hem kendi/bireysel hayatımıza dair hem de toplumsal-siyasal hayatımıza dairdir; insan, seçimleri (iradesi) ile insandır. Seçimlerimiz, hem bireysel-kişisel ahlâkımızı, dolayısıyla hayat tarzımızı/yaşam biçimimizi hem de toplumsal/sosyal-siyasal yaşamımızı belirler. Etkiler, demiyorum; belirler, diyorum. Bu yüzden doğru seçim yapmak, doğru yaşamanın olmazsa olmazıdır.

Doğru seçim, doğru bilgi ile olur.

Bizim nasıl davranacağımızı, kimi ve neyi seçeceğimizi, biz değil de bizim adımıza başkaları seçerse; biz, bizim adımıza seçim yapana irademizi teslim etmişiz, demektir. İlki, bireysel davranış ve yaşayışla ilgili; ikincisi toplumsal/sosyal-siyasal yaşayışla.

Her ikisi için de medya (geniş anlamda eğitim ve kültür endüstrisi) kullanılıyor. Nasıl yaşayacağımızı, neyi tüketeceğimizi (satın alacağımızı), nerede, nasıl tatil yapacağımızı, çocuğumuzu hangi okulda okutacağımızı, ne giyineceğimizi, sizce bizler mi seçiyoruz?!.

Gelelim siyasal seçimlerimize. Bizler, birilerinin (siyasî parti genel başkanlarının, olmadı, partilerin MKYK’sının, orada da son söz genel başkanın) seçtiklerini seçmiyor muyuz?!.

Bize: ‘Ben seçtim, benim seçtiklerimi (bir de) sen seç!.’, denmiyor mu?!.

Olsa olsa, o genel başkanın seçtiğini değil de bu genel başkanın seçtiğini seçiyoruz. 

Seçtiğimiz adamı neden ve niye seçiyoruz, sorusu ayrı ele alınmalı.

Seçince, sadece bir yönetici mi seçmiş oluyoruz, o yöneticinin bizi nasıl, hangi ilke ve kurallara göre yöneteceğini biliyor muyuz?!. Böyle bakınca A, B, C, ... partileri arasında bi fark kalıyor mu?!. Tüm partiler, üç aşağı-beş yukarı aynı fikrî paradigmanın (= “fikir coğrafyasının”) içinde değiller mi?!. Bu sınırın dışına çıkan partiler “tehlikeli”! görülmüyor mu?!.

Yaptığımız seçimin bizim seçimimiz olması için, bizim seçmemiz şarttır. Tüm dünyadaki seçimler, birilerinin seçimi. Ve bizler bu seçimlerde figüranlarız; başrol oyuncular, genel başkanlar; senaryo yazarları, “bilinmiyor”!; yönetmenler, güçlüler; seyirciler de yine bizleriz.

Bizi başkaları yönetiyor. = Yöneticilerimizi biz seçiyor görünüyoruz ama bu işi (= seçim işini) bile bilerek yapmıyoruz; her zaman bişeyi ve birilerini seçmek için yönlendiriliyoruz.

Bu iş artık manipülasyonu da telkini de algı yönetimini de aştı; ‘beyinlerimiz iğfal’ (Armand Mattelart) edildi, artık bütün olup-bitenleri normal görmeye başladık.

Yeni özgürlük böyle bişey!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET