DİN

Din, nedir?

(Kastım ilâhî din.)

Din, ilâhî emir ve yasaklar bütünüdür.

İlâhî emir ve yasaklar, ona muhatap olan insanlar eliyle ilâhî bir düzen kurmak için vardır.

Ama, her emir ve her yasak, herkesi “ilgilendirmez”!. = Herkes, her emir ve yasağı yapamaz. Öyleyse, emir ve yasaklarda bir “hiyerarşi” olmalı ve bu hiyerarşiye göre insanlar dindarlığa hazırlanmalı.

...

İlm-i hâl’deki İslâm, ahâlinin İslâm’ıdır. (= ahâlinin yaşaması gereken İslâm’dır.) = İlm-i hâl, İslâm’ın her emir ve yasaklarını içermez. Meselâ, İqra!. İzheb! = Git! (ilâ Firavun)!. Qum fe Enzir! (= Kalk ve Uyar!.) ve lâ temnun testeksir!. (= Yaptığın iyiliği başa kakma!. O iyilikten bir karşılık bekleme!.) Rabbin için Sabret!. Fezekkir in nefeati-z zikrâ!. (= Öğüt = zikir fayda verecekse öğüt ver = zikret!.) Feizâ ferağte fensab!. (= Boş kaldığında yorul! = boş durma!.) Fesalli li RabbiKe venhar!. (= Rabbin için = Rabbinin dininin hâkimiyeti için çalış-çabala!, kendini kurban et!.), gibi. Kevser Sûresi indiğinde, daha namaz farz kılınmamıştı. 

Mekkî Sûrelerde bireyi = şahsiyeti inşâ eden emirler çoğunluktadır; ki, din, bu insanların eliyle/yoluyla tebliğ edilecektir. Medenî Sûrelerde de toplumu (= toplumsal düzeni veya siyaseti) inşâ eden emirler çoğunluktadır. Bir toplumda dînî donanıma sahip insanlar yoksa, o din hayat bulamaz. Din, herkesin böyle bir donanıma sahip olmasını ister, ama maalesef fiilen/realitede bu mümkün değildir.

Öyleyse, herkes her emre (ve yasağa) fiilen muhatap değildir. Kişinin içinde bulunduğu imkân ve şartları da hesaba katmamız gerekir. Askere = ere, stratejik savaş planı yap!, diyemezsiniz. Cahil birine, (çağının) Firavun’una git!, bu dini anlat!, diyemezsiniz... ilâ ahir.

Dînî emirler sadece namaz kıl!, oruç tut!, hacca git!, zekât ver!, vs. değil; dinin bir sürü emri ve yasağı var... her emir ve yasak, dindarı bir bina inşâ eder gibi inşâ eder. Bina inşâ ederken çatıdan başlanmaz.

Teoride herkes, dinin her emri ve yasağı ile mükelleftir ama pratikte bunları herkes yapamaz. Bu emir ve yasakları yapma-yapmama düzeyi, aynı zamanda kişinin dindarlık düzeyinin de belirler. Kimi, ilm-i hâl ile yetinir; kimi, onu da yapmaz; kimi de, kendine yeni (ilm-i hâlde olmayan) görevler edinir, vesselâm. 

Din, sabittir, değişmez; ama dindarlıklar değişkendir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET