TANRI ÖLDÜ!...

Tanrı’yı öldürenler (= Nietzsche, Camus, vb.), yanlış Tanrı’yı buldukları için öldürdüler ve kendilerini Tanrı ilân ettiler ama sonunda kendileri de öldüler. (= doğru Tanrı, onları öldürdü.) ve onları öldürünce acı çekmedi. (= Slavoj Zizek. Acı çeken Tanrı); onlara acı çektirecek.

Esas Tanrı, ölmez. O, El-Hayye-l Qayyûm’dur, Azîzün züntikâm’dır.

...

Tanrı’dan bir “ide” (= fikir, düşünce) olarak söz etmekle, O’nu hayatımızın içinde etkin ve etken bir Güç/Varlık olarak görmek/bilmek arasında çook belirgin, çook hayatî farklar var. İlki, teolojinin; ikincisi dinin (= İslâm’ın) Tanrı’sıdır. Teoloji (= İlâhiyat), O’nu düşüncede arar, aramaya devam eder; din, O’nu her yerde bulur, görür, hisseder ve O’na itaati emreder. Teolog(filozof), O’nu aramaya ve anlamaya çalışır/ken; dindar, O’na itaat etmeye çalışır. Böyle bakarsak, teolojinin Tanrı’sı ile dinin Tanrı’sı, “aynı Tanrı” değildir. Teolojinin Tanrı’sı ile teologlar (= ilâhiyatçılar ve filozoflar) ilgilenir; dinin Tanrı’sı ile de Nebîler, Rasüller ve Onların izinden giden Müslümanlar. Teolojinin Tanrı’sı, aranan Tanrı’dır; dinin Tanrısı bulunan Tanrı’dır. Nietzsche ve Camus gibi adamlar, yanlış Tanrı’yı aramışlar ve yanlış Tanrı’yı bulmuşlardır; işlerine gelmeyince de Onu ‘öldürmüşlerdir’!.

Yanlış Tanrı’lar, işe yaramazlar, insanları yarı yolda bırakırlar ve onları intihara sürüklerler. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM