BAĞ-LAM-A ve BAĞ-LAÇ

Bağ, bişeyi bişeye bağlayan araç, ip. Bağlam, sözün siyakı-sibakı; o sözü söylemeye neden olan şey, ortam ve o sözün söyleniş amacı. Bağlama, bağlama işi ve telli çalgı/saz. Sazda da teller ve tellerdeki sesler bağlanır. Bağlaç, kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlayan edat; dır, ve, ile, vb.

Dır, en temel bağlaçtır; batı dillerinde adına copula/kopula denir. Arapçada bu dır yoktur = görünmez = gizlidir. Kitap kalındır.’daki dır’dan söz ediyorum. Kalın, sıfattır ama bu sıfatı bu dır, yüklem yapmıştır. Bu cümlenin Arapça karşılığı الكتاب سميك    dür. Semîk, sıfat; kitap isim; ortada bir dır yok. Batı dillerinde is, are, was, were, bu işi görür.

Dır bağlacı (= kopulası) vardır’ın = oluşun dır’ıdır; bu oluş, bütün yüklemleri içerir; olmayan, bişey yapamaz. Yüklem, bişey yapmaktır, fiildir, fiillerden oluşur. Ortada bir fiili yoksa = cümle isim cümlesiyse, dır bu işi görür. Yeter ki siz, kelimeler arasındaki bağı/bağlantıyı doğru kurun. Kelimeler arasındaki bağı/bağlantıyı dır (dır yüklemi) ve yüklem kurarken; cümleler arasındaki bağı/bağlantıyı da bağlama bağlı anlam kurar; onun da bir bağı vardır. Tüm bağlar, ‘tek bir bağa’! bağlanmazsa, aynen müzikte olduğu gibi ortaya kakafoni (anlam karmaşası  veya çatışması) çıkar. Ben buna, düşüncenin şirki diyorum; çünkü, düşünce kendini dille/dilde ele verir.

Kur’ân, bu şirkle mücadele eden bir Metin = Mushaf’tır; Onun bağlamı, hayattır.

“Biz bu Kur'ân’ı çelişkilerden arınmış (= gayre zî ıvecin) bir Arapça (dil) ile indirdik; umulur ki taqvâya ererler.” (39/28) Onlar, Oradaki (= Ondaki) bağları, bağlantıları doğru kurarlar ve doğru yolu (= hidâyeti) bulurlar.

Kur’ân okumak, Kur’ân’daki harf, kelime, âyet (= cümle) ve sûre (= bölüm, pasaj) bağlantılarını doğru kurarak (= onları birbirine doğru bağlayarak) doğru anlamaktır. Ondaki olay örgüsü de zaman vurgusu da aslâ kesintili değildir, evrenseldir, cihanşümüldür; yeter ki bizler o bağları/bağlantıları doğru kurabilelim. O, geçmişi bugüne; bugünü de geleceğe bağlar ve her dönemde bu bağın/bağlantının bizim tarafımızdan kurulmasını ister.

Ne mutlu o bağı/bağlantıyı doğru kurabilenlere. = Kur’ân’ı doğru okuyup, doğru anlayabilenlere ve Onu hayatına rehber edinebilenlere.

Selâm olsun onlara.

Kur’ân, bizimle Rabbimiz arasındaki en doğru, en sağlam bağdır. Onu her gün (her ân) okumalıyız. Belli bir süre sonra da bu okuma, fiilî okumaya dönüşmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM