HÜSRÂN

Hüsrân : Zarar-ziyan, kayıp, kötü sonuç. Çalışıp-çabalayıp, sonunda büyük kayıp, hayal kırıklığı ve üzüntü ile karşılaşmak. Zıddı, felâh/kurtuluş, rahatlık, mutluluk, huzur, kâr.

Her (dînî) kavram, ikili (mesânî) yapısı ile anlamlıdır. İman olmadan küfür; iyilik olmadan kötülük; hüsrân (zarar-ziyan, kayıp, iflâs) olmadan mutluluk (kâr, kazanç) anlaşılamaz.

...

Bazıları burada, bazıları ötede; bazıları da her iki yerde (= dünya ve âhirette) mutlu olur; bazıları burada, bazıları ötede; bazıları da her iki yerde (= dünya ve âhirette) de hüsrâna uğrar.

Burada mutlu olanlar, bütün güzellikleri (nimetleri) burada tüketenler, öteyi düşünmeyenlerdir.

Ötede mutlu olanlar, burada nisbî sıkıntılar çekenler ama isyan etmeyerek burayı “geçici” görüp sabredenlerdir.

Hem burada hem ötede mutlu olanlar, buradaki güzelliklerin “bir kısmını” öteye saklayanlar, transfer edenler = iyi/sâlih amel işleyenlerdir.

...

Burada hüsrâna uğrayanlar, burada (= bu geçici dünyada) çabalarının (çalışmalarının) karşılığını alamayanlar, bir türlü mutlu olamayanlar = doyumsuz olanlar, öteyi hiç mi hiç düşünmeyenlerdir.

Ötede hüsrâna uğrayanlar, yaşarken burayı “ebedî” görüp, dünyaya dalanlar, ve ölümle dünyanın geçici olduğunu anlayanlardır.

Hem burada hem ötede hüsrâna uğrayanlar ise, burada da ötede de sıkıntı çekenler; buradayken öteyi düşünmeyenlerdir.

Hüsrân kelimesi Kitâb’ta 65 kez geçer. Ben sadece bir yerdekini (= 22/Hacc Sûresi 11. âyeti) alıntılayacağım, diğer 64 yere siz bakın, lütfen.

“İnsanlardan öyleleri de vardır ki, onların Allah’a kulluğu yarım-yamalaktır. = alâ harf. Bu kulluk, onların yararına (menfaatine) olursa, mutlu (memnun) olurlar; onlara zarar verirse, dönerler. Onlar, dünyada da âhirette de hüsrâna uğrayanlardandır. İşte apaçık hüsrân (= kayıp) budur.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM