SARHOŞLUK

Sarhoş veya serhoş : Aklı (alkol, uyuşturucu, vb. şeylerle) örtük kimse. Sarhoşluk : Sarhoş olma durumu. Kitâb’ta iki kelime var : Sekr ve Hamr. Sanki sarhoşluk hâline, sekr; bu hâli sağlayan şeye de hamr deniyor; ama yine de ben, iki kelime arasındaki farkı iyi ayırt edemedim. Hamrdan, mahmur türer; mahmur da bir tür sarhoşluk hâlidir, belki daha hafifidir.

Kitâb sekri, 7 yerde kullanır.

Sarhoşluğun bir çok türü var :

Ölüm sarhoşluğu. (50/19) Ölüm gelince, ona : işte bu! senin her daim kaçtığın (= unuttuğun) şey (denir).

Hakikate karşı sarhoşluk (= Körlük.) (15/15, 72) = Gözleriniz bağlandı. Kör oldunuz. Ne yaptığınızı bilmiyorsunuz.

Maddî sarhoşluk. (16/67) Hurma ve üzümden şarap yapar; içer, sarhoş olursunuz.

Kıyamet (= korku) “sarhoşluğu”. (22/2 iki kez) Onu (kıyameti) gördükleri gün, bütün emzikli kadınlar, çocuklarını unuturlar; gebe kadınlar, çocuklarını düşürürler. O gün, insanları sarhoş görürsün, fakat sarhoş değillerdir.

“...sarhoşken namaza yaklaşmayın!...” (4/45)’daki sarhoşluk, sadece içki sarhoşluğu mudur?!.

Kişi, maldan (= maddî zenginlikten) makam-mevkîden ve diğer dünya zevklerinde sarhoş olmuyor mudur?!.

Aklını hiç kullanmayan da sarhoş değil midir?!. Çocuklar, ne yaptıklarını (yol, iz, vs.) bilmezler.

...

Hamrın iki anlamı var : 1. Sarhoşluk veren şey (alkol). 2. Başörtüsü (= başı örten örtü) İlki, kafanın içini; ikincisi dışını örtüyor. Akıl, kafanın içi örtülünce baştan gidiyor; kafa dış örtü, kafayı (güneşten, vb.) koruyor ve tesettüre sokuyor.

Kafalarımızı dış etkilerden (= hamrdan/alkolden ve yanlış/zararlı fikirlerden) koruyamadığımız için de sarhoş olabilir miyiz ve namaza bu şekilde yaklaşıyor olabilir miyiz?!.

Sanki biz bunu, ölüm ve kıyamet (sarhoşluğu) gelince anlayacağız. Bence, çoğumuz, (hakikate karşı) sarhoşuz; çoooook azımız da ‘hakikat sarhoşu’!. Hakikat sarhoşluğu, bir tasavvuf terimidir; Allah aşkı karşılığında kullanılır; bu dereceye ulaşan, “kendiliğinden”! iş yapmaz; o, aklını Rabbine vermiştir = Rabbinden (= Rabbinin emrinden) başkasını düşünmez.

...

Sanki, her şeyin olduğu gibi, aklın da bir kullanım ömrü var. Nasıl, bir araba kullanılmayınca (garaja çekilince) biişe yaramıyor, orada çürüyorsa, akıl da bunun gibi; kullanılmayınca ve  ömrünü doldurunca biişe yaramıyor. Akıl bize burada, üstünü örtelim (sarhoş olalım) diye değil, kullanalım diye verilmiştir; kullanmazsak (= sarhoş veya berdoş gibi yaşarsak), ne yaptığımızı = nasıl yaşadığımızı bilmez, kaybederiz. Bunun için Rabbimiz bize : sarhoşken (= aklınız başınızda değilken) namaza yaklaşmayın!. = Benim Huzuruma gelmeyin!. = Benim Huzuruma ne yaptığınızı, nasıl yaşadığınızı bilerek gelin!., diyor.

Ölürken ve kıyamet koparken (ölüm, küçük kıyamettir) aklı başında olanlara (= sarhoş olmayanlara) ne mutlu!. Ölmeden, mal, mevkî-makam ve dünyevî zevklerle sarhoş olanlar, ölürken de sarhoşturlar; onları sarhoşluklarından ayıltacak olan (= onların aklını başlarına getirecek olan), ateştir!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM