GÖRMEDİN Mİ?!.
Ben görmedim, siz gördünüz mü?!.
Neyi?!.
Rabbimizin Fil Ashabına yaptığını. = “elem tera keyfe feale
rabbüke bi ashâbil fîl?!.” (105/1.)
Ben orada değildim, muhtemelen siz de değildiniz. Öyleyse, bize niye “görmedin mi?” diye soruluyor da, bilmedin mi = öğrenmedin mi, diye sorulmuyor?!. Bu görme, nasıl bir görme?!.
Bizler, yaşadığımız zaman diliminde olan olayları bile, (kimin
yaptığını) görmüyoruz!.
Rabbimiz, Fîl ashabı (= Fîlin arkadaşları, Ebrehe) Kâbe’yi yıkmaya
geldi, Ben onun/onların üzerine ebâbil kuşlarını gönderdim ve onu ve askerlerini
(= ona arkadaşlık edenleri) yenilmiş ekin yaprakları gibi delik-deşik ettim. = “feasfin
me’kûl.” (105/5), diyor.
Siz bişey yaparsanız, Ben de bişey yaparım (= feale), son noktayı
Ben koyarım ama siz (= çoğunuz) Benim yaptığımı görmezsiniz!.
Güneşi Ben doğduruyorum, rüzgârı Ben estiriyorum, size yerden
her türlü rızkı Ben çıkar(t)ıyorum, size nefesi Ben aldırıyorum, ... ama siz bunları
da görmüyorsunuz!.
...
“Dünyada kör olan, âhirette de kördür; onlar, yol bulma bakımından
körlerden daha şaşkındır.” (17/72)
Akıl ve kalp gözü kör olanlar, kafa gözü kör olanlardan çook
daha sapkındır, şaşkındır.
Yorumlar
Yorum Gönder