ŞEYTANLARA HÜKMETMEK

Sâd, 30 ilâ 40. âyetleri birlikte anlamaya çalışalım.

“Dâvud’a Süleymân’ı armağan ettik (= vehebnâ). O, ne güzel bir kuldu. O, sürekli Allah’a tövbe ederdi (= evvâb idi).”

Sürekli tövbe hâlinde (= evvâb) olmak, nasıl bişey?!. 

... bilmiyorum.

“Koşu atları önüne getirildiğinde, Ben, güzel olan her şeyi severim, Bana Rabbimi hatırlatırlar. Atlar (gözleri önünden) kaybolunca : getirin Bana onları, dedi; ve onların boyunlarını veya yelelerini okşamaya (mesh etmeye) başladı.”

“Onun tahtının üstüne bir ceset koyarak Onu sınamıştık. O da Bize yönelerek, Ya Rabbi Beni affet ve Bana Benden sonra kimseye nasip olmayacak bir mülk (iktidar, güç) ver/nasip et, Sen çook cömertsin (= Vehhâb’sın) dedi.”

Ceset, geçicilik, mülkün (iktidarın, gücün) kaybolması; ama O, yine de onu istiyor!.

“Biz de rüzgârı Onun emrine verdik, onu istediği gibi (istediği yöne, istediği şiddette) estiriyordu.”

“Her biri bir mimar (= yapı ustası) ve dalgıç olan şeytanları da.”

“onları (köle gibi) zincirlere bağlayarak çalıştırıyordu.”

“Bu, Bizim Sana ihsanımızdır (= atâ’mızdır); ister tut, ister dağıt; hesap etme (= tükenecek diye korkma)!.”

“Şüphe yok ki Onun katımızda yüksek bir makamı (yakınlığı = lezülfâ) ve iyi bir geleceği (= meâb’ı) vardır.”

...

Şeytanlara hükmetmek, sürekli tövbe hâlinde (= evvâb) olmak olsa gerek!. Çünkü, sürekli tövbe hâlinde (= evvâb) olmak, hata yapmaktan = günah işlemekten korkmak, her ân tetikte (= uyanık) olmaktır.

Her ân tetikte (= uyanık) olmak :

Nefsin (= nefis şeytanının) ve başka şeytanların (= tağut ve putların) dediğini yapmak değil, Allah’ın dediğini yapmaktır.

Allah’ın dediğini yapanlar, şeytanlara da rüzgârlara da karıncalara da (herkese ve her şeye) hükmederler.

Süleyman, böyle bir kuldu.

...

Evvâb

Ragıb El-İsfehânî, Müfredât’ında Evvâb kelimesine rücû’ (= dönüş) anlamı verir. (Müfredât, s. 88.) Ama bu dönüş, günahsız = temiz dönüştür. 88/Ğâşiye 25’deki ‘iyâbehüm’üm de, 78/Nebe 39’daki ‘meâb’ın kökü de evvâb. İyâbe, geri gelme; meâb, geri dönülecek “yer”!.

Temiz (= mâsum, günahsız) geldik, ama temiz (= mâsum, günahsız) dönebilecek miyiz?!.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM