RABITA

Başlığı, Hegel’den esinlenerek ‘Mutsuz Bilinç’ koyacaktım, vazgeçtim ama yazı, ‘Mutsuz Bilinç’le alâkalı. İranlı düşünür Daryuş Şeyagan’ın (Daryush Shayegan) da Yaralı Bilinci meşhur. Hegel, Tinin Fenomenolojinde (= Ruhun Görüngübiliminde), mutsuz bilinci irdeler; onun bir diğer önemli kavramı da ‘Efendi-Köle Diyalektiği’dir. Hegel, dindar bir Marksisttir. 

Bu yazı (= Rabıta), Hegel’in Tin kavramını merkeze alacak. Hegel Tini, Öznel Tin, Nesnel Tin ve Mutlak Tin olarak üçe ayırır. Bir çok felsefeci onun Tin’ine ruh (= Geist) veya bilinç dese de, ben onun Tin’ini, çoğu zaman ‘ben’ (= benlik) olarak okurum. Bu ben (= Tin), önce kendine döner, kendini tanır; o buna öznel tin, der. Öznel tin, öteki (= sen, ben, biz) olmadan kendini tanıyamaz. Ötekini tanıdıkça da nesnelleşir. Efendi-köle diyalektiği de bu süreçte ortaya çıkar. Öznel ben, ne kadar çok öteki benleri tanırsa, o kadar nesnelleşir ama yine de Mutlak Ben’e ulaşamaz = kendini tam göremez = tamamlayamaz.

Öznel Ben (= Tin) de Nesnel Ben (= Tin) de Mutlak Ben’den (= Tin’den) “kopuştur”!. Bu kopuş, (“yok olmadan/ölmeden”) tam olamaz ama O’nunla (= Mutlak Ben’le) rabıta (= bağ/bağlantı, ilişki) kurmaya başlarsa, kendini “mutlu” hisseder. Bu rabıta kurulamazsa, hep ‘mutsuz ben = yaralı bilinç’ (= Tin) olarak kalır.

Öznel Ben’in Mutlak Ben’le kurduğu rabıta onu, ebedî (= sonsuz ve mutlu) kılar. Mutsuz Ben’in (= Bilincin = Tinin) mutluluğu ancak bu şekilde mümkün olur. 

Hegel okurken, nedense hep Kur'ân’ın 13. Sûresinin 28. âyeti (= “... elâ bizikrillahi teatmeinnül qulûb. = kalpler, ancak Allah’ı zikirle tatmin olur.”) aklıma gelir. 

Herkesin Hegel okuması (= Hegel’le kurduğu rabıta) farklıdır. Okuduklarımızı anlamamızda bilincimizi oluşturan eski okumalarımızın etkisi inkâr edilemez. Zihnimiz (= aklımız), farklı okumaları birleştirebilen bir organımız. Yahudi filozof İbn-i Meymun da (= Maymonides de) ‘Delâlet-ül Hâirîn’de (= ‘Aklı Karışıklar için Rehber’de) mutluluğun, aklın Tanrı ile kurduğu ilişkide (= rabıtada) olduğunu söyler.

Sanki akıl, marksist’te de Yahudi’de de Müslüman’da da  ateist’te de aynı. = herkese aynı akıl veriliyor; “aklın yolu bir” diye boşuna söylememişler; yeter ki bu akıl, yansız ve doğru çalışsın, sonunda aynı yere varıyor!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM