MÜ'MİN & MÜNKİR
Mü’min, Allah’a inanan = güvenen adamdır.
Pekiî, hem çook
tehlikeli hem de çook çarpıcı/sarsıcı bir soru sorayım. Allah (= Tanrı) bizi yanıltmış veya kandırmış
olabilir mi?!. Allah (= Tanrı) bizi yanıltırsa, güveneceğimiz hiç kimse kalmaz.
Tanrı’nın yanıltmaya da ihtiyacı olmaz. O’nun bilgisi çook kesin bilgidir.
Yaratan, bilmez
mi?!. = “elâ ye’alemu men halaq?!.” (67/14) Yaratana güvenmeyeceğiz de kime
güveneceğiz?!.
Münkir, inanmayan
= güvenmeyen ve inandıktan = güvendikten sonra “ama/fakat” diyen; inandığına nankörlük eden adamdır.
... ama/fakat
...
Ama’dan (fakat’tan)
önceki üç nokta olumluysa, sonraki olumsuz; önceki olumsuzsa, sonraki olumlu olur.
Örnek :
1.
Sana güveniyorum ama Senin ne dediğini bilmiyorum.
2.
Sana güveniyorum ama Senin ne dediğini anlamıyorum.
3.
Sana güveniyorum, Senin ne dediğini de anlıyorum,
ama yine de Seni dinlemiyor, bile bile Sana nankörlük ediyorum.
4.
Sana güveniyorum ama Senin dediklerine aklım yatmıyor,
çoğunu da mantıklı bulmuyorum; bu yüzden Sana itaat etmiyor, isyan ediyorum.
5.
Sana güvenmiyorum = inanmıyorum. Sen, beni yaratmakla
bana kötülük ettin. Beni yaratırken bana sormadın, kendi başına karar verdin, beni
kandırdın, bu yüzden Seni inkâr (redd) ediyorum.
İnsanoğlu bu beş
hâlden birindedir. Bunun dağılımı çağdan çağa değişir ama bu çağda trend, birinciden
beşinciye fırladı. İki, üç ve dörtteki insan sayısının az olduğunu düşünüyorum.
Tabiî hiç ama demeyen insanların sayısı çok daha az; bunlara da altı (6) diyebiliriz.
Sana, amasız fakatsız güveniyorum, elimden geldiği kadar her dediğini yapmaya gayret
ediyorum. Sen bana yardım et. Senin yardımın olmazsa, ben bir hiçim.
Yorumlar
Yorum Gönder