SON NEFES
Son nefesin ne zaman olacağı (alınıp-verileceği) belli değil; bir dakika sonra da, bir saat sonra da bir yıl sonra da, ... olabilir.
Son
nefes, elbet her nefes gibi değerlidir, hatta en değerli nefestir. Alırız, veremeyebiliriz;
veririz, alamayabiliriz. (= Ölüm)
Nefes,
alma ve vermeden oluşur. Alırken, bi sorun olmaz; verirken, veremeyiz; tersi de
geçerli. (= verirken, kolay verir; alırken, alamayız.)
Son
nefesin her nefesten değerli değerli olması, “o ânda”! bizim hakkımızda son kararın
verilmesinden. Günde yaklaşık 20-25.000 nefes alıyoruz; bunu ortalama insan ömrü (75)
ile çarparsak, 600-650 milyon nefes eder. İnsan, 649 milyon 999 bin 999 nefesi Müslüman
olarak alabilir; son bir nefesinde Müslümanlıktan çıkabilir; tersi de geçerlidir.
(649 milyon 999 bin 999 nefesi Müslüman olarak almaz; son bir nefesini Müslüman olarak
alabilir.)
Son
nefeste “Eşhedü en Lâ ilâhe illâ-l Allah, ve eşhedü enne Muhammed-en abduHû ve
RasûlüHû” diyebilmek için, her nefeste bilinçli “Hû” demek! (nefes alırken ve verirken, bilinçsiz olarak zaten Hû diyoruz) şart; bu bilinç olmazsa, son nefes, tehlikeye girebilir.
Her
nefesin bilinçli olması nasıl mümkün, mümkün mü?!.
Zikr-i
dâimî (= Salât-ı dâimî) ile mümkün.
Pekiî bu nasıl olur?!.
Sözlü
ve fiilî olur; sadece sözlü, sadece fiilî olmaz. “Boş kalınca”!, sözlü; “iş/amel/eylem yapınca” fiilî; uyurken de bedeni ve ruhu Sahibine teslim etme ile olur.
Uyanıkken
son nefes, (Allah korusun) bir ânlık boşluğa (= gaflete) denk gelebilir. Ama,
Rabbimiz
Allah, Rahmân ve Rahîm ve de Halîm; O bizim sözlü ve fiilî işlerimizin (= amellerimizin)
“özgül ağırlığına” bakacak, ve ona göre son kararını verecek.
Rabbim
cümlemize, son nefesini Müslüman olarak almayı veya vermeyi nasip etsin; bizleri
son ânda yolundan ayırmasın. Âmin.
Herhalde
o son ânı bilsek, kafayı yerdik.
Yorumlar
Yorum Gönder