VAR-LIK
Var olanların bilimi = ontoloji.
Varlığı anlamak için, önce “var”ı anlamak gerekiyor. Evim var,
arabam var, ben varım, cebimde 500 TL var, gibi ifâdeler, tek tek varlıkları = tek
tek var olanları ifâde eder. Bir de bu tek tek var olanların içinde var olan, “büyük
varlık”! var; ontoloji bu varlıkla ilgilenir. Tek tek var olanlar, küçük v ile,
varlık şeklinde; büyük varlık da büyük V ile, Varlık şeklinde yazılır. Bilimler
küçük varlığı; felsefe, Büyük Varlığı konu edinir. İlkine ontik varlık; ikincisine
ontolojik varlık denir.
Felsefe, Tanrı, Büyük Varlık ve insanı (= insanın Büyük Varlığı
anlama çabasını) konu edinir ama Tanrı konusunda Teoloji ile çakışır. Teoloji (=
İlâhiyat), aslında TanrıBilim/i değildir, Tanrı’nın gönderdiği dinin bilimidir.
Tek tek var olanların içinde olduğu Büyük Varlık, aslâ Tanrı değildir,
olsa olsa Tanrı’nın yarattığı âlemdir; belki! Tanrı’nın arşıdır. Elbette Tanrı da Vardır
ama Tanrı’yı, Tanrı’dan başka kimse bilemez. Felsefe-Bilim, Akıl-Nakil (= Vahiy),
İlim-İman çatışması, Tanrı konusundaki bir çatışmadır ve bu, felsefenin
(= bilimin = insan aklının), haddini aşmasının (= aşırı cüretkârlığının) ve Tanrılığa
soyunmasının bir sonucudur.
İnsan aklı, tek tek var olanlardan Büyük Varlığa, oradan da
Tanrı’nın Varlığına gider; Tanrı, akla böyle bir özellik (= güzellik) vermiştir = tek tek
varlıklar da Büyük Varlık da, bizi Tanrı’ya götüren âyetler = işaretlerdir; ama Tanrı,
bu aklın Tanrılık taslamasına izin vermemiştir.
Bizi Tanrı’ya götüren âyetleri = işaretleri görmeyen akıl, kör
(= karanlık) bir akıldır; bu akıl, tek tek varlıkları da Büyük Varlığı da Tanrı’yı da
“göremez”!. Heiddegger’in, Hegel’in, Nietzsche’nin, ve benzerlerinin aklı, böyle
bir akıldır.
Yorumlar
Yorum Gönder