SABIR ve SALÂT

"Yâ eyyühellezîne èmenû-s teînû bi-s sabri ve-s salât...= Ey iman edenler, sabır ve salât ile yardım dilenin/dileyin..." (2/153)

Sabra geleceğim. Salât, özelde namaz; genelde iyilikte = Allah’a kullukta ısrardır. “Özel namaz” farz olmadan, “doğal namaz” vardı. Mâûn Sûresindeki “feveylül lil musallîn”, doğal namaza (= salâta) işarettir. Sûre, özel namaz farz kılınmadan indirilmiştir; nitekim orada yerilenler, murâîler (= gösteriş için iyilik yapanlar = yurâûne) ve en küçük bir iyiliği (= yardımı) engelleyenlerdir.

Doğal namaz, iyilikte = Allah’a kullukta ısrardır, dedim. Daha sonra farz kılınan, beş vakit kıldığımız özel namaz, doğal namazda ısrarı destekler, güçlendirir. Müslüman, doğal namazı ‘kılarken’ (= Allah için iyilik yaparken, Allah’ın herhangi bir emrini yerine getirirken, çook çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalabilir. İşte burada da sabır devreye girer. Örneğin, aile reisi veya hocasınız, iyi bir çocuk yetiştirmek istiyorsunuz ama yetiştirmek istediğiniz çocuk/lar, sizi üzebilir = söylediğinizi, ya yanlış anlayabilir ya da hiç anla(ya)mayabilir; sabırla bekleyeceksiniz, beş kere, on beş kere (ibâdet ediyor gibi) anlatacaksınız. Birine biçok kere mâlî/maddî ve ilmî/fikrî iyilik yapmışsınız ama o, size sırtını dönmüş, küsmüş olabilir; siz ısrarla ve sabırla o iyiliği yapmaya devam edeceksiniz...

“İyilikle kötülük bir değildir. Sen, kötülüğü iyilikle sav. Böyle yaparsan, bibakmışsın düşmanın dostun oluvermiş. Bu, çook büyük bir hazdır, bunu ancak sabredenler anlar, tadar.” (41/34-35) Bu haz, ancak ve ancak iyilikte ısrar edenlerin ve o iyiliği yaparken başına gelen zorluklara, sıkıntılara katlananların = sabredenlerin elde edebileceği bir hazdır; başkaları bu hazzı tadamaz, bu “zevke” varamaz.

Şeytan seni, bu hazzı tatmaktan, bu “zevke” varmaktan = salât ve sabırdan alıkoymak için, içine bir nezğ (= dürtü, kötü duygu) atarsa, (elâlemin enâyisi sen misin?!, derse/dedirtirse), hemen Allah’a sığın. O, her şeyi Duyan ve Bilen’dir. (Bknz. 41/36)

“İyilik yap, denize at. Balık bilmezse, Hâlık bilir.” Hâlık’ın biliyor ve görüyor olması da çook büyük bir zevk. Bilene.

Özel namazı terk eden = o namazda kararlı, ısrarlı ve devamlı olmayan, doğal namazı da sabrı da terk eder ve bu büyük zevkten/hazdan mahrum kalır; çünkü özel (beş vakit) namaz, doğal namazın ve sabrın provasıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM