ÖLÜ

Kendi ölümümüzü (= ölümü) kendimiz henüz test etmedik ama “ölü gibi olmayı veya ölü gibi görmeyi” test edebiliriz; bugün ben test ettim; ölü gibi durmayı -- gibiyi atıyorum -- bizzat gördüm.

Tasavvufta meşhur bir söz vardır. “Gassal elinde ölü gibi olmak.” Bu cümlede iki kişi var : Gassal ve ölü. Gassal kim?!. Mürşid veya ölü yıkayıcı. Ölü kim?!. Mürîd, “canlı”! olan, kendimizi canlı gören biz. Bu söz kime söyleniyor, sadece mürîde = bize mi?!. Hayır. Mürşîde de (= gassala da). Mürîde deniyor ki : mürşidine (= gassalına) “ölü gibi”! teslim ol. Mürşîde de : mürîdini “ölü gibi”! gör, ondan şahsın (menfaatin) için bişey isteme, onun “yeniden canlanması” (= doğru yolu, hidayeti bulması) için elinden gelen tüm gayretini göster.

Yukarıdaki sözü tek taraflı ele alır veya anlarsak, mürşîdi yüceltir; mürîdi yerin dibine geçiririz. Bu şekilde ele alış, tasavvufun özüne de terstir. Tasavvufta mürşîd, “olağan-üstü”! bir adam değil, mütevàzî, alçakgönüllü (= ‘alçakta’! olanları yukarıya çıkarmaya çalışan) bir adamdır.

“Ölmeden önce ölün” sözü, belki (= Allah-u A’lem), bi yönüyle kendinize, sizi “canlandıracak! = sizi temizleyecek”! bir “gassal” bulun, canlanın, kendinize gelin ve pîr-ü pâk olun; bir diğer yönüyle de o “gassalın elinde” kendinizi “canlı bir ölü gibi” görün, ona tam teslim olun, demektir.

"Parayla ölü yıkayanlara"! kendimizi teslim etmeyelim!.

Temizlikte, temizleyen de temizlenen de olur. Maddî temizlik, para ile yapılsa da ma’nevî temizlikte para olmaz. Hiç bir mürşîd, bu işi para için yapmaz.

Daha önceki yazılarımda, “uyku, yarı/m ölüm; insanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.”, sözlerine atıf yapmıştım. Kendimizi “canlı” (= diri) görüyoruz, aslında çoğumuz “ölüyüz”; gerçekten ölünce de uyanacağız.

Ölmeden uyanma mümkün değil mi?!. Ölümden (= başkasının ölümünden) ders alırsak mümkün. “Ölmeden önce ölün”, sözü, ölün (= kendinizi öldürün) değil, ki bu intihar olur, uyanın, kendinize gelin, demek. Bu işi, kendiniz, kendi başınıza yapamıyorsanız, -- ki yapsak, yapabilsek, Rabbimiz Elçiler (bizleri temizleyiciler, arındırıcılar) göndermezdi -- kendinize bir “gassal” (= temizleyici/yıkayıcı bir mürşîd) bulun; o sizin ölü hâlinizi canlandırsın; ‘üzerinizdeki ölü toprağı temizlesin. “Gassal” (= temizleyici/yıkayıcı bir mürşîd), bizim üzerimizdeki ölü toprağı temizleyen adamdır. “Gassal”, bizdeki bu toprağı (= kiri-pası) temizlerken bizden en ufak bir “ücret” istemez, isteyemez; bu işi Allah (rızası) için yapar. Bizler de onun önünde “ölü gibi”! olursak, o da zaten bizden bişey talep edemez. Ölüden bişey istenebilir mi?!.

“Ölmeden önce ölün”, sözünde muhatap biziz; buradaki ölüyü/ölümü, düz anlamı ile, kendinizi gerçekten öldürün şeklinde değil de mecazî anlamıyla, ölüm size gelmeden kötü alışkanlıklarınızı öldürün şeklinde okuyup-anlamamız lâzım. 

...

Biliyoruz ve görüyoruz ki ölünce, yana-yakıla peşinden koştuğumuz, ömrümüzü verdiğimiz bi çook şey (?!) bizi terk ediyor. 

Biz mi onları terk ediyoruz?!.

Bu, kalıcı hayatın nere/si olduğunu algılayıp-algılamadığımıza bağlı olarak değişir. Dünyada kalanlar için, giden bizi terk eder; giden için, biz onu terk ederiz.

Eninde-sonunda terk edeceğimiz şeylere, fazla değil, “yeteri kadar” değer verelim; daha çok yanımızda götüreceğimiz işlerle ilgilenelim.

Nedir onlar?!.

İyilikler = sâlih ameller.

Bu dünyada iyiliklere = sâlih amellere değil de, buradan götüremeyeceği, bizi terk edecek şeylere yatırım yapanlar ölüdür; onları ancak, “gassallar” (= ölü temizleyici/yıkayıcı mürşîdler) diriltir = canlandırır, ama onlar kendilerini bi türlü, “gassallara” (= ölü temizleyici/yıkayıcı mürşîdlere) teslim etmek istemiyorlar, bizler hâlâ “canlıyız = diriyiz” diyorlar.

Ölünce, anlayacaklar. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ