LÂ = YOK, HAYIR.

(Bu yazı, daha çok Tanrıtanımazlar için yazıldı ve Kelime-i Şehâdet’deki lâ’dan esinlenildi.)

Allah’tan başka ilâh yok. = “Lâ ilâhe illâ-l Allah.”

Yok, ne?!.

Yok, yok; desem; totoloji yapmış olurum. Bu totolojiyi aşmaya çalışacağım.

Yok, yok’u, (virgülsüz) yok yok diye yazsam, her şey var, demek olur. Söyleyiş tarzımı (= vurgumu) değiştirsem, hayır, hayır!. (= böyle bişey olmaz, olamaz!.) demiş olurum. Örnek : Bu dükkânda yok yok, demek; her şey var, demek. Bu dükkânda içki yok, demek; içki satılmıyor, bulun/durul/muyor, demek. Bu dükkânda her şey (çoğu şey) yok. Bu dükkân, sadece buradaki malları satıyor, gibi. Bu dükkânda olmayan (= yok olan) şeyler için başka dükkânlara bakın. Bu dükkânda yok olan şeyler, gerçekte yok olan şeyler değiller, onlar varlar ama siz onları burada (= bu dükkânda) göremiyor, bulamıyorsunuz; başka dükkânlara bakarsanız, bulursunuz.

Aradığımız şeyleri, sadece “kendi dükkânımızda”! aramayalım. Onlar, bazen (çoğu zaman) bizim dükkânımızda bulunmuyor olabilir.

Buraya kadar olan (= var/mevcut olan, bulunan) ve yok olan (= var olmayan, bulunmayan, nâmevcut olan) şeyler, maddî olan = yer kaplayan, görünen ve yaratılan şeyler.

Ya görünmeyen şeylerin (= akıl, melekler, ruh, vb. “şeylerin”) varlığı ve yokluğu?!. Onlara “yok” diyebilmemiz için, elimizdeki kanıt/delil ne?!. Aslında hiçbir kanıtımız/delilimiz yok; onlara zanna göre “yok” diyoruz, onların yokluğunu aklen ispatlayamıyoruz. 

Varlıklarını ispatlayabiliyor muyuz, diye bir soru gelebilir. Varlıklarını ispatlayamamamız, bizim âcizliğimiz!.

Ya onları Yaratan?!.

O’na ‘var ya da yok’ demek de, yaratılanlara ‘var veya yok’ demek gibi bişey mi ki?!.

Hayır. İkisi, yoo üçü arasında “kategorik, ontik ve etik olarak büyük farklar” var. İlkler, yer kaplayan cisimler. İkinciler, yer kaplamazlar ve görünmezler ama ikisi de yaratılmışlardır. Allah ise Yaratıcı’dır, yaratılmışlara benzemez.

İlk gruba giren şeylere bile “yok” diyemiyorsak; ikinci gruba girenlere “yok” demek, ‘ispatsız yok’!; Allah’a “yok” demek ise, tamamen saçma olmaz mı?!.

Pekiî “var” demek, ne?!.

Varlığı ve kendi varlığımızı garantilemek.

Tüm varlıklara düzen vermek.

Yokluğu reddetmek, demek.

“Lâ ilâhe illâ-l Allah”daki lâ, Allah dışındaki ilâhların yokluğudur, varlıkların ve Allah’ın yokluğu değil. Buradaki lâ, illâ ile bir bütün. İlâh olarak Allah var. = Allah dışında bir ilâh yok. = İlâh, sadece Allah.

Pekiî, Allah dışında bir ilâhın ‘yokluğu’! ispatlanabilir mi?!.

Bu soru, Allah’ın Varlığı ve İlâhlığı ispatlanabilir mi sorusu ile bağlantılı. Bunun için Kelâm’da biçok delil var. Hudus, Gaye. İmkân, Nizam, vb. ama bu aklî deliller, kalbî delil kadar güçlü değiller; kalp, bu delileri (= aklı) yeniyor = mat ediyor. Kişide kalp devreye girince, o kişi artık ‘Allah yok’ diyemiyor = Allah’ın Varlığına ve Tek/Yegâne İlâhlığına iman ediyor.

İman, Allah’ın Varlığından, Birliğinden ve O’ndan başka ilâh olmadığından emîn olma demek. ‘Allah yok’! demek ise, emniyetsizlik (= güvensizlik, tedirginlik, huzursuzluk) demek.

Allah’la birlikte başka ilâhlara (= “Allahlara”!) inanmak da emniyetsizlik (= güvensizlik, tedirginlik, huzursuzluk) demek. Bu, diğer ilâhları hem kendi aralarında, hem de Allah’la çatıştırır. Oysa, b/öyle bişey yok!. Allah’la çatışabilecek hiçbir güç yok. Bu güçleri biz uyduruyoruz, biz var sayıyoruz. Bütün güçler, O’ndan güç alırlar. O, ‘belli bir süreliğine ve belli maksatlar için’ onlara güç verir ve istediği zaman da o güçleri onlardan çeker-alır.

“Lâ Havle ve lâ Kuvvete illa billah-il Aliyy-il Azîym.”

Bugün “yok” diyenler, yarın “yok” olmayı isteyecekler ama, onlar :

“Çaresizlik içinde, dar bir yere atıldıkları zaman orada yok olmak için yalvarıp-yakaracaklar. Bugün bir kez değil, defalarca yok olmayı isteyin.” (25/13-14.), denilecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK