ÂYET SONLARI

Bazı âyetlerin sonları,

“lâ ye'alemûn”

“lâ ye’aqılûn”

“lâ yeş’urûn”

“lâ yesmeûn”

“lâ yubsırûn” şeklinde biter.

Âdetâ, denilmek istenir ki, ‘Ben, anlatıyorum (ama) siz anlamıyor; gösteriyorum, görmüyor; söylüyorum, duymuyor; aklınızı çalıştırmıyor, kullanmıyorsunuz.’

...

Buradaki muhataplar, inançsızlar; biz değiliz, diyebiliriz. Pekiî, bizim durumumuz ne?!. En “uyanık”! olduğumuz ânlarda bile, “bağlantı” kopmuyor mu?!. Şahsen ben, belki yüz, belki bin kere okuduğum ve çok iyi ezberlediğim bir âyeti, ‘namazda okurken’ unutuyorum. Gůya namaz, bu “bağlantının” en yoğun olduğu zaman (dilimi). Böyle durumlar, “sehv secdesi” gerektirir, değil mi?!. Nedir sehv secdesi?!. Unutma secdesi mi, özür secdesi mi, yeniden bağ/lantı kurma secdesi mi?!.

Bir de, her zaman bu bağlantının koptuğunu hayal edelim!. Ve kopmadığı, az da olsa (sözgelimi 10 Mbps!) bağlantı kurabildiğimiz için şükredelim!.

Elhamdülillah.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK