SEVK ve İDARE

Yönetim. Sevk, bir yöne yönlendirme; idare, bu sevki çekip-çevirme veya yönetme.

İşin, işletmelerin, ekonomik, siyasî, vb. kurumların sevk ve idaresinden söz etmeyeceğim; bunları bizzat yöneten insanın sevk ve idaresinden söz edeceğim.

Kişinin sevk ve idaresi üç şekilde olur : 1) Onu bi başkası sevk ve idare eder. 2) Kişi, kendini sevk ve idare eder. 3) Kişiyi Rabbi sevk ve idare eder. İlki, kölelik;  ikincisi, özgürlük; üçüncüsü, kulluktur. Size ikincisi cazip geldi; kölelik ve kulluk, itici ve negatif göründü, değil mi?!. Bana göre en zoru, birincisi; sonra, ikincisi; üçüncüsü ise, en kolay olanı. Üçüncüsünde güven (= emn, iman) esas. Böyle bir güven (= emn, iman), tam teslimiyeti (= islâmiyeti) ve samimiyeti de (= ihlâsı da) gerektirir.

Kişide, böyle bir güven (= emn, iman), teslimiyet (= islâmiyet) ve samimiyet (= ihlâs) olunca, kişiyi güvendiği ve teslimiyet gösterdiği Rabbi sevk ve idare eder. Öteki iki hâlde (1. ve 2.) kişi, hep huzursuzdur, hep tedirgindir. Çünkü, 1. hâldekiler de 2. hâldekiler de, karşılıklı (yönetenler ve yönetilenler) olarak birbirlerinden sürekli kuşku duyarlar; onlarda (onların nefislerinde) birbirlerine karşı tam güven (= emn, iman); dolayısıyla da tam teslimiyet (= islâmiyet) olmaz, oluşmaz.

Kendimizi (= nefsimizi), GÜVENLİ BİR KAPTAN’ın sevk ve idaresine teslim etmemizden (= ben Müslümanım dememizden) daha huzurlu, daha rahat ne olabilir?!.

“Allah’a çağıran, salihât yapan (= sâlih amel işleyen) ve ben Müslüman olanlardanım, diyen kimseden daha iyi/güzel sözlü (= daha doğru, daha huzurlu, daha rahat) kim olabilir?!. (41/33.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK