KORU/N/MA

Koruma, birine; korunma, kendimize yöneliktir.

Çocuklarımızı koruruz.

Doğayı koruruz!. 

Sağlığımızı koruruz. 

Bi çook şeyden (?!) korunuruz.

Ateşten (= cehennemden) de korur ve korunur muyuz?!.

Korumak ve korunmak için sığınmak gerekiyor!.

Kime, neye, nereye?!.

Allah’a. 

Allah’a sığınma, nasıl bir sığınma veya korunmadır?!.

Ma’nevî zırhla zırhlamadır. 

Bunun nasıl olacağını bize, Allah’ın Kitâb’ı söylesin.

“Cahilliğinizden Allah’a sığınırım.” (2/67)

“Onu (= Meryemi) ve Onun soyunu Sana, Senin korumana bırakıyorum.” (= eûzü-hâ. 3/36)

“Şeytan sana bir nezğ atarsa, hemen Allah’a sığın.” (7/200)

“Bilmediğim şeyi Sen’den istemekten Sana (= Allah’a) sığınırım.” (11/47)

“Yusuf, kadının o teklifi karşında Allah’a sığınırım, dedi.” (= meâze Allah.) 12/23)

“Başkasına haksızlık yapmaktan Allah’a sığınırım.” (12/79)

“Kur’ân okuyacağın zaman kovulmuş (= taşlanmış) şeytandan Allah’a sığın.” (16/98)

(Meryem :) “Muttaqî biri isen, senden Rahmân’a ssığınırım.” dedi. (19/18)

“Şeytanın kışkırtmalarından (= hemezât) Allah’a sığınırım.” (23/97)

“Onların bana yaklaşmalarından (yakıştırmalarından) Allah’a sığınırım.” (23/98)

“Mütekebbir (= kibirli) ve hesap (= âhiret) gününe inanmayanlardan Rabbime sığınırım.” (40/27)

“Kendilerine Allah’ın açık ve kesin âyetleri gelmişken, onları sorgulamaya devam eden (= tartışan, mücadele eden = yücâdilu) ama aslâ huzura ulaşacakları üstün (bâliğa) bir delil (= sultan) bulamayan, üstüne üstlük kendilerini beğenenlerden Allah’a sığın.” (40/56)

“Şeytan Senin aklına (gönlüne) bir nezğ (vesvese) atarsa, hemen Allah’a sığın.” (41/36)

“Beni taşlamanızdan (dışlamanızdan) benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah’a sığınırım.” (44/20)

“İnsanlardan bazıları cinlerden (yabancılardan) bazılarına sığınıyorlardı; onlar da onların taşkınlıklarını artırıyorlardı.” (72/6)

“De ki : Felâk’ın Rabbine sığınırım, yaratılmışların şerrinden.” (113/1-2)

“De ki : İnsanların Rabbine, Melîk’ine, İlâh’ına sığınırım; sinsilerin ve vesvesecilerin (ayartıcıların) şerrinden; onlar, insanların göğüslerine (kalplerine, akıllarına kötülük) fısıldarlar. (Kimdir, kimlerdendir onlar?!) Cinler/den ve insanlar/dan.” (114/1-4) (Uzaktakiler/den ve yakındakiler/den; görünenler/den ve görünmeyenler/den; yerliler/den ve yabancılar/dan; bilinenler/den ve bilinmeyenler/den, vb. Cin, cenin, mecnun, cinnet ve cennet gibi henüz bilinmeyen anlamında.)

Etrafta (= yakın ve uzak çevremizde) o kadar çok (şeytanî) kötülük, kötü şey (= medya, internet, yayın, vb.) ve kişi (= kurum, kuruluş, vb.) var ki, onlardan kaçıp sığınabileceğimiz en güvenli “liman”! Rabbimiz. 

Bilirsek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ