AMNEZİ
Hafıza kaybı. Bu kayıp, geçmişe doğru olursa, retrograde amnesia; geleceğe doğru olursa, anterograde amnesia adını alır. Amnezi hastaları, şimdide = ânda yaşarlar; geçmişlerini hatırla(ya)mazlar, geleceklerine dair de hiçbir çabanın içine giremezler.
Dün neydim, yarın ne olacağım?! diye düşünemeyen herkes, aslında bir amnezi hastasıdır.
Dün neydim, ne demek; dün nasıl düşünülür?!. Geriye doğru giderek. Bu geri, hiç olmazsa, çocukluk dönemine kadar gitmeli. Kitâb, bu geriyi bir damla atılmış değersiz su (= meni) idiniz, şeklinde bize hatırlatır. Meselâ dün, her birimiz ana-babalarımıza muhtaçtık; bugün, kendimizi kimseye muhtaç olarak görmüyoruz...
Yarın ne olacağım?! sorusu, çok daha önemli. Bu soruyu soramayanların ve bu soru için hazırlanmayanların âqıbeti harab.
Eğer ciddî bir hafıza kaybı (= amnezi durumu) yaşamıyorsak, neydik, ne olduk, ne olacağız?! sorularını her gün, her ân kendimize sormalı ve ona göre bir hayat yaşamalıyız.
Bu sorular, bizi bilgili değil, bilinçli kılan sorulardır.
Bizim bilgiye değil, bilinçli bilgiye ihtiyacımız var.
Bilgi olmadan da bilinçli bilgi olmuyor.
Amnezi (= hafıza kaybı) hastalığı, geçmişe ve geleceğe dair bilginin, daha çok da bilinçli bilginin kaybıdır.
Zikir, (geçmişte olanları) hatırlama kadar, gelecekte olacakları da hatırlatmadır (= tezekkür). Kur'ân'ın bir adı da Zikir'dir.
Tıp doktoru değilim, ama ben, çoğumuzun bu hastalığa yakalandığını düşünüyorum.
Beyinlerimiz madden (= dışsal) bir hasar almasa da ma’nen (= kültürel olarak) çok hasarlar aldı. Bu durum, mevcut düzenin (= kapitalizmin) işine geliyor. Kapitalizm, aklımızın başımıza gelmesini/dönmesini, bizim bilinçlenmemizi istemiyor; “hasta” olmamıza rağmen, bizleri çok sağlıklı görüyor!.
Yorumlar
Yorum Gönder