TAQVÂ NEDİR?!.
Kelime, Kitâb’ın temel-anahtar kelime-kavramlarından biri; türevleri (= véqâ, qû!, vâq, ittiqâ, mütteqî) ile birlikte Kitâb’ta 258 yerde geçer; bu kelimeye-kavrama mealler ve tefsirler çok farklı anlamlar verirler : Korkmak. Sakınmak. Korunmak. Sorumluluk duymak (= Sorumluluk bilinci). Samimiyet = İhlâs. Titremek. Son üç anlam, haşyet (= huşû) ile akrabadır.
Taqvâ, bir “duygudur”!; duyguların ifadesi (= dile gelmesi/getirilmesi) zordur. Duygu, hem içe bakış hem de içten bakıştır. Bilinç felsefesindeki qualia neyse, taqvâ da “biraz”! ona karşılık olarak kullanılır. Bu kelime (= qualia), Türkçeye nitelce olarak çevrilir; bi tür öznelliği, subjektiviteyi; birinci tekil şahıs (= ben) bakışını ifâde eder. Bu bakış, bilimin bakışı değildir; bilim, olgu ve olaylara üçüncü tekil şahıs bakış açısı ile “nesnel” (= objektif) bakar. Taqvâ, “subjektiftir”; onu, kişinin kendisi ve Allah dışında üçüncü kişiler bilemez; en iyi, en mükemmel olarak da Allah bilir; kişi de “yaklaşık bir tahminde”! bulunabilir.
Taqvâ, Kitâb’ın “alîmun bi-zât-is sudûr. = gönüllerde, kalplerde olanı bilir.” dediği duruma yakın bir “bilgi”, daha doğrusu “bilinç” türüdür. Bilgi, nesnel; bilinç ise öznel, öze ilişkindir.
Taqvâ, özümüzde/özlerimizde (= gönüllerimizde, kalplerimizde) olan “duygunun” (= düşüncenin, niyetin) Allah tarafından bilindiğinin, kişi tarafından bilinmesi ve kişinin ona göre davranması, iş yapmasıdır.
Taqvâ, bizi, bizden çoook daha iyi bilen Bir’i/nin olduğunu bilerek, O’na karşı yanlış yapmamak için azamî gayreti göstermemizdir. Böyle bakarsak taqvâ da aynen iman gibi derecelidir.
“İşte onlar gerçek (= hakikî) Mü’minlerdir. Onlar için Rableri katında dereceler, bağışlanma ve kerîm bir rızık vardır.”
اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَـقاًّۜ لَهُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌۚ
(8/Enfal, 4.)
Yorumlar
Yorum Gönder