Z RAPORU
Geçmişte bi dönem esnaflık yaptım; günün sonunda yazar kasadan günün hasılat = z raporu alırdık, şimdi alınıyor mu bilmiyorum; ben bu yazıda, günlük, aylık, yıllık ve ömürlük z raporları almamız gerektiğine dair üç-beş kelâm edeceğim.
Günün sonunda, kendi kendimize : günüm nasıl geçti, bugün ne yaptım?! diye sormamız, bize iyi gelir. Hz. Ali (r. anh.), her gün bu sorunun daha ileri bir versiyonunu kendine sorarmış : “Bugün Allah için ne yaptın?!.” Bu soruyu sorabilmek için, epey bi tekne “ekmek”! yememiz gerekiyor.
...
Bugün kimin için çalıştım?!.
Bugün günüm nasıl geçti?!.
Her zamanki gibi, sıradan ve monoton muydu?!...
İşe gittim, çalıştım, yoğun trafiğe alıştım, eve döndüm, yedim-içtim- televizyon seyrettim-yattım, kalktım ve tekrar işe gittim...
Kimin için?!.
Çoluk-çocuğum için.
Sana ne var?!.
Onların sorumluluğunu üstlenmek, onların karınlarını doyurmak, onlara sıcak bir yuva sağlamak, vs.
Hepsi bu mu?!.
Buysa, “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sizi, Allah’ı zikirden alıkoymasın. Kimler bunu yaparsa, bilsinler ki asıl kaybedenler onlardır. Herhangi birinize ölüm gelip çatıp da ‘Rabbim! Ölümümü yakın bir zamana kadar ertelesen de ben de sadaka versem ve iyilerden olsam’ demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden karşılıksız yardımda bulunun.” (63/9-10) âyeti ne?!.
Buradaki zikir, tesbih değil, Allah’ın emir ve yasaklarını hatırlama ve ona göre yaşama. Nitekim âyet, sadaka vermekten ve iyilerden olmaktan söz ediyor.
Sadece kendi çoluk-çocuğunun rızkı için çalışanları, iyiler kategorisine sokabilir miyiz?!. Hoş, köle gibi çalıştığı hâlde, bunu bile sağlayamayanların olduğunu da biliyoruz. Bu vebal, yöneticilerde; onların hesabı çook zor. İnşallah, Allah-u A’lem, onların yükünü (= vebalini) bu yöneticiler yüklenecekler; ama bir eli yağda bir eli balda olan Müslümanların hâli ne (nice) olacak; onlara burada verilen rahatlık (= bu konfor) ötede de mi verilecek?!.
...
Her gün, günlük z raporlarımızı alırsak, yastığa başımızı koyduğumuzda üç-beş dakika günün muhasebesini yapmayı alışkanlık hâline getirirsek, belki! gün gelir, hesap yanlışlıklarımızı fark eder, kendimize geliriz.
2024 yılı bitmek üzere, belki (= inşallah) 2025, yanlış hesabın Bağdat’tan (Şam’dan, Ankara’dan İstanbul’dan, Tahran’dan, ...) döndüğü yıl olur. İnşallah birileri, İslâm dünyasının ve insanlığın z raporunu çıkarır da hesaplarımızı yenileme imkânına kavuşuruz.
Bence, bize sunulan muhasebe programı hatalı; bu program, bizim zihin kodlarımızı virüslemiş, çökertmiş.
Anti-virüs için yeniden, “Lâ ilâhe illâ-l Allah.”
Yorumlar
Yorum Gönder