GENÇLERDEN SORGULAYICI SORULAR

Zamane gençlerinden “ilginç”! sorular (= sorgulamalar) geliyor. Bunlardan biri de, Allah (= Tanrı) bizi (= kâinatı) neden yaratmış; aslında, neden yaratmaya ihtiyaç duymuş; böyle bir ihtiyacı mı varmış?!. Hani, Tanrı’nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktu?!. Bizi (= kâinatı) yaratmasaydı, kötülük de (= kötü insanlar da) olmazdı.

Bu soru, hiçbir şey yapmayan (= yaratmayan), pasif ve güçsüz bir Tanrı’yı imler. Böyle bir Tanrı, Tanrı olamaz.

Bu soru, mevcut realiteyi (= gerçekliği) yok sayar. Bu realite (= gerçeklik) olmasaydı (= yaratılmasaydı), bu gençler de böyle (bu tür) bir soruyu soramazlardı.

Tanrı’nın bizi (= kâinatı) yaratması, O’nun ihtiyacı/ndan değil, kudreti/ndendir. Kudretini göstermek istemesi de bir “ihtiyaç”! değil midir, diye de sorulabilir. Yaratma olmasaydı, biz de olmazdık, Tanrı’yı bilemez veya Tanrı’yı sorgulayamazdık. Yaratılmamız ve Tanrı’yı bilmemiz gerekiyor muydu?!. Yaratılmasaydık, elbet bilemezdik. Madem yaratıldık, bilmemiz gerekiyor. Bu bilme, aynı zamanda O'nun kurduğu düzeni/dini bilme ve bu düzene (= dine) uyma; huzurlu ve düzenli yaşama demek.

Kötülük meselesine gelince, kötülük, O’nun kurduğu düzene (= dine) uymayanlarca (= O’nu tanımayanlarca) işlenir; O’nu tanıyanlar, kötülük işlememeye gayret ederler.

Bu tür sorulardan amaç, Tanrı’yı sorgulamaksa; bu, hem Tanrılığa soyunmak hem de had/sınır bilmemektir. Ne yazık ki bazı gençlerin (= ergenlerin) aklı, ukalâca çalışıyor. İnşallah bu akıl da zamanla “oturur, oturacak”!. Şahsen ben, sorgulayan aklı, sorgulamayan akla tercih ederim; yeter ki sorgulayan akıl, ukalâlık etmesin, haddini bilsin. Bu gençlere değil, onları bu hâle getiren seküler tâlim-terbiye sistemine kızmak gerekiyor.

Akıl, terbiyeli sorular sorarak terbiye olur.

Akletmek, ukalâlık etmek demek değil; gerçeği/hakikati aramak demektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK