ZAMANLA ANLAYACAĞIZ.
Şimdi anlayamıyoruz, inşallah zamanla anlayacağız; o zaman da çok uzun bi zaman değil, çok kısa bir zaman; sakın! acelemiz yok, demeyelim.
Keşke zamanı çabuklaştıra/hızlandırabilsek!.
Ama, kimileri için de zamanın çok çabuk/çok hızlı geçmemesi, onlar için büyük avantaj.
...
Anlayamadığımız o kadar çok şey var ki, meselâ :
Ana-baba olmadan, ana-babalarımızı anlayamıyoruz.
Hastalanmadan hastayı; fakirleşmeden fakiri; ihtiyarlamadan ihtiyarları ve ihtiyarlığı, ...
Bilmeden cahilleri ve cahilliği.
Ölmeden hayatı...
Bilince, cahillere kızmamak gerekiyor. Bilmek, cahillere tahammül etmek; bir zamanlar sen de bilmiyordun, demektir. Hâlâ bi çook şeyi bilmiyorsun; bilsen, çook daha rahat olursun, demektir.
Neye kızılır?!. Başımıza gelen felâketlere (= kötülüklere). O felâketler, doğrudan Allah tarafından gelmişse (= deprem, kaza, hastalık gibi), yapacak hiç bişey yok!; ama o felâkete bir kul (= insan) sebep olmuşsa, o kula/insana kızarız, kızıyoruz; onu ya câhillikle ya da hâinlikle suçlarız, suçluyoruz. Oysa, o felâket bizim başımıza (bizi imtihan etmek için zaten) gelecektir. “mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillah; ve men yü’min billahi yehdi kalbe/h...” (64/11. Ayrıca bknz. 57/22.)
Anlamak, emin olmaktır.
Anlamayınca, tedirgin (= rahatsız, huzursuz) oluyoruz!.
Ama, yine de her şeyi zamanında anlayamıyoruz.
Ölünce, anlayacağız.
Önemli olan, ölmeden anlamaktır.
Ölünce anlamanın hiçbir faydasını göremeyeceğiz; eyvaah!, keşke önceden anlasaydım, diye yanıp-tutuşacağız. (Bknz. 32/13.)
...
Hastaları ziyaret etmemiz, cenazelere gitmemiz (katılmamız), fakirlere sadaka vermemiz, ana-babalarımıza off/öff bile demememiz gerektiğinin neden hatırlatıldığını şimdi anladık mı?!.
Anlamadıysak, ölünce anlayacağız, ama bu anlama, bizi mahvedecek (kahredecek) bir anlama olacak!.
Son bir not : Sadaka, bu hâli = bu şekilde yazılışı ile hem isim hem fiil. Allah için verilen her şey ve doğruyu söyleme, doğru sözlülük. Sadakallah-ul Azîm’le, Azîm olan Allah’ın doğru söylediğini söylüyoruz. Pekiî, O’na sadâkat gösteriyor = O’nun Sözüne (= O’na) inanıyor = güveniyor muyuz?!.
Tabiî, anlamayınca, inanma da (= güvenme de) olmuyor.
Umarım, çok geç olmadan en kısa zamanda anlarız.
Yorumlar
Yorum Gönder