YARDIM/LAŞMA

Yardım, kişinin elindeki gücü ve imkânları olmayan bir başkasına destek için kullanması veya ona vermesi. Bu eylemin karşılıklı olarak çook kişi tarafından yapılması da yardımlaşma. Yardımın Arapça karşılığı avn; yardımlaşmanın teâvün. Fatiha, 5. âyetteki nesteîn’in kökü de avn, ama ben Bakara, 45 ve 153’deki avn’lara, ki buralardaki avn’lar istif’âl babından istiâne şeklinde geçerler.

“Sabırla ve salâtla (namazla) yardım isteyin. Bu, hâşiîn olanlardan başkasına ağır/zor gelir.” (Hâşiîn olanlardan başkası bunu başaramaz, beceremez.)  2/45.

“Ey İman edenler!. Sabırla ve salâtla (namazla) yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.” 2/153.

Sabır ve yardım/laşma!.

Namaz ve yardım/laşma!.

Hadi, sabır ve yardımı, yardımlaşmayı anladık. Diyelim ki sabır, kişinin zorluklar karşısında “kendi kendine”! yardım etmesi; namaz ve yardım/laşma ne, namazla nasıl yardım/laşma olur?!.

Namaz kılan (doğru tâbir, salât eden veya salâtı ikâme eden), kime yardım eder?!.

Kendine ve başkalarına.

Salât : Allah’tan yardım alma, Allah’a dayanma (= O'ndan güç alma) ve O’ndan alınan yardımı/gücü, başka insanlarla paylaşma, demek. Bu yardım/güç, maddî de manevî de olabilir. Hepimiz O’ndan aldığımız güçle yaşıyoruz. Lâ Havle ve lâ Quvvete illâ Billah.

Namaz kılan, pardon, salât eden veya salâtı ikâme eden biri, (maddî-manevî) güç biriktirmez; Rabbinden aldığı gücü güçsüzlerle paylaşır. Bu paylaşım = yardım/laşma, ümmetin (= Müslüman cemaatin) içinde olursa, ümmet güçlenir; dışında olursa, insanlar İslâm’a = Müslümanlara ısınır.

...

Namazı hayat kılmak, onu hayata taşımak, sadece hâşiîn olanlar içindir.

Huşû’ (خشوع), tevâzû, ürperti ve umut ile gönülden yakarıştır.

Haşyet (خشية), sevgi ve saygı içeren korku veya endişe demektir.

O hâşiîn olanlar, yardımlaşırlar, sabrederler ama yine de kendilerini “güçlü”! görmez/hissetmezler. Onlar, birbirlerine karşı merhametli; küffâra karşı da şiddetli (heybetli) dururlar, davranırlar. (Bknz. 48/29) Onların Rableri karşındaki tavrı/tutumu ise, tam bir mahviyet, tam bir teslimiyettir.

Rab, bu hâl üzre olan kullarına yardım eder; o kullar da bu hâl ile O’na salât ederler. Güçlükler, zorluklar karşısındaki sabır da böyle kullara kolay gelir.

Namazı huşû ile kılanlar, pardon salâtı huşû ile edâ edenler, birbirlerinden maddî-manevî bişey istemezler, sadece Allah’tan isterler ve aralarında yardımlaşırlar.

Bu durum, maalesef artık çook uzuun bir süredir böyle değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM