CEMERÂT

Haccın bir çok şiârı/sembolü ve rüknü var; şeytan taşlama (= cemerât) da bunlardan biri. Diğerleri : Tavaf. Arafât’taki Vakfe. Sa’y. İhram. Kurban. 

Hacılar dönmeye başladı. Rabbin Ev’ini (= Beyt’ini = Beytullah’ı) ziyâret ettiler, O Evin etrafında kalpleri (bazılarının kalıpları), O Ev’e dönük olarak (pervaneler gibi) döndü. = Tavaf ettiler. Ev’e girmek, yasak!. O, sadece O Ev’de değil, her yerde. O Ev’e giren için her yer, her yön, kıbledir. Arafât’ta vakfeye “durdular”. = Derin derin düşündüler. = Tefekkür ettiler. Sa’yettiler. = Yürekleri yandı = bir yudum su (zemzem) bulmak için çalıştılar/çabaladılar; buldular ve kana kana içtiler. İhram, onları “eşitledi”, aralarındaki “sınıfsal ve ırksal farkları” sıfıra indirdi; zengin-fakir, genç-yaşlı, Arap-Acem (Türk-Kürt, Alman-İtalyan, vb.) tüm farkları kapattı/sildi, her hacının kalbi aynı dava için attı. Kurbanla Rablerine yaklaştılar, yakınlaştılar. Cemerât ile şeytanlarını taşladılar, uzaklaştırdılar.

Mina’da üç sembolik şeytan var. Büyük, orta ve küçük. Bunları taşlamak için bayramın 1. günü Güneş doğunca Müzdelife’den taş (mermi/cephane) topladılar. (Büyük şeytan, nefistir = nefsin/egonun kibri, kötü duygu ve düşünceleridir. Orta şeytan, dışarıdaki şeytanların/nefislerin (= kurum-kuruluş ve devletlerin) telkinleridir. Küçük şeytan ise, mal-mülk, mevkî-makam, vb. şeylerin arzusudur.)  Müzdelife, kurban gibi yaklaşma, yakınlaşma demektir. Bu şeytanlar taşlanmadan, uzaklaştırılmadan kurban/lar kesilmez, Allah’a yaklaşılmaz, yakınlaşılmaz. Müzdelifenin kökünün zülüf olduğu söyleniyor. Zülüf, yüzün iki yanından sarkan saç demektir; kelime, Kitâb’ta 10 yerde geçer. 1) Gecenin iki tarafı = “zülefen min-el leyl” (11/114.); 2) diğerlerini de oraya yaklaştırdık = “ve ezlefnâ sümme-l âharîn” (26/64); 3) cennet, taqvâ sahiplerine yak(ın)laştırılır = “ve üzlifet-ül cennetü lil muttaqîn” (26/90); 4) 34/37’de, sizi Bize yakınlaştıracak olan, mallarınız ve evlâtlarınız değil, sâlih amellerinizdir, denir; 5 ve 6) 38/25 ve 40’da, Davud (a.s.)’dan söz edilir ve Onun Bize yakınlığı vardır, denir; 7) 39/3’te, Allah dışındaki ilâhlara kulluk edenler, biz bu ilâhlara Allah’a yak(ın)laşmak için tapıyoruz (kulluk ediyoruz) derler; 8) 50/31’de cennet, muttaqîler için yaklaştırıldığında = “ve üzlifet-ül cennetü lil muttaqîn...”;  9) 67/27’de (Mülk), kâfirler cehennemi yakından (= zülfeten) gördüklerinde yüzleri simsiyah/kaprara olur; 10) 81/13’de, cennet yak(ın)laştırıldığında = “ve iz-el cennetü üzlifet”, denir. Müzdelife’de hacı (adayı), artık Allah’a çook yakındır; o, onu Allah’tan uzaklaştıracak şeytanları (?!) taşlamaya kararlıdır, bunun için taş (mermi) toplar ve Mina’ya (şeytanları taşlamaya) gider. Eskiden kurbanlar da şeytanların taşlandığı (toplandığı) yer olan Mina’da kesilir/di. Hz. İbrâhim (a.s.) oğlunu, şeytanları/nı taşladıktan sonra kurban edebilmişti. Şeytan taşlama ile kurban kesme (= kan akıtma, cihat etme!) arasında çook sıkı bir irtibat var/dı; şimdilerde bu irtibat koptu!.

Hacılar, bütün bunları yaparak tertemiz bir şekilde memleketlerine dönüyorlar ama çoğu hacı memleketine dönünce yaptıklarının anlamını unutuyor. Unutmamak üzere memleketlerine dönen hacıların haclarını Rabbim kabul etsin; bizlere de böyle bir haccı nasip etsin, inşallah. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM