ĞÂFİL

Etrafında olup-bitenleri göremeyen, yaşananların, yaşadıklarının farkında olmakta zorlanan. Hepimiz, kademeli olarak gâfiliz; kimimiz, gafletinin farkında, kimimiz değil. Din (= İslâm), insanlardaki bu gafleti azaltmak (ve yok etmek) için var. 

“Rabbini sabah akşam içten içe, boyun büküp yalvara yakara, derin bir ürpertiyle ve ancak kendin işitebileceğin bir sesle zikret!. Sakın gâfillerden olma!. Şüphesiz ki Rabbinin katındakiler, O’na (Allah’a) kulluk etmekten kibirlenmez; O’nu tesbih eder/yüceltirler ve yalnızca O’nun için = O’na secde ederler.” (7/205-206)

Tenezzül

Tenezzül de inzâl de, nezele (نزل)’dendir.

Kur’an bize, Rabbimiz Allah tarafından inzâl edilmiş (= indirilmiş) bir Kitâb’tır. Rabbimiz, bize bir Kitâb indiriyorsa, bizi önemsiyordur. Ama biz Ona (= O’nun indirdiği Kitâb’a, dolayısıyla da O’na) tenezzül etmiyoruz!.

Tenezzülde kibir olmaz.

7/A’raf, 206’da övülen insanlarda, istikbar (= büyüklenme, kibir) bulunmaz; onlar ibâdet ederken büyüklenmezler (= lâ yestekbirûne an ıbâdetihî); sadece Rablerine tenezzül ederler; secde, bu tenezzülün en güzel ifadesidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET