KÜFRETME

Küfr ile küfretmek ayrı. Küfr, küfretmek, Arapçada örtmek, reddetmek, gizlemek, inkâr etmek; Türkçede sövmek. Sövmenin Arapçadaki karşılığı sebbe (سب). Sövme : Irza, namusa, kutsala kötü, çirkin, aşağılayıcı, ağza alınmayacak sözler söyleme.

Kitâb’ta sövme Enam, 108. âyette iki kere geçer. 

“Onların Allah’tan başka yalvarıp-yakardıklarına (taptıklarına = tedûne) sövmeyin; onlar da haddi aşarak (adven) bilmeksizin (biğayri ilm) Allah’a söverler. İşte böyle, biz her ümmete yaptıklarını süslü (çekici) gösterdik, sonra onların son varışları Rablerinedir. O, herkese yaptıklarını onlara haber verecektir.” (6/108)

Sövme, aynı zamanda sövüleni hafife alma, sövüleni küçük görmedir. Elbet, kişinin kendi inandığı Tanrı büyüktür, kutsaldır, değerlidir; başka tanrılar küçüktür, puttur ve değersizdir ama bu, kişiye onları aşağılama hakkını vermez.

Âyet (6/108), saygı duymadığınız, inanmadığınız tanrılara sövmeyin ki, onlara inananlar da sizin inandığınız Tanrı’ya sövmesin; sizin kendi Tanrı’nıza saygınız varsa, böyle bir hakkı onlara vermeyin.

Bu emir, aynı zamanda müşriklerle diyaloğun ahlâkî sınırlarını da çizer.

Sövme, insanda öfkenin kabarması sonrasında dile gelir. “En yiğit pehlivan, güreşte rakibini yenen değil, öfkesini yenendir.” (Müslim. Birr  107. Buhari. Edeb. 76)

Dînî tartışmalarda (= konularda) teennî, sâkinlik, kendinden emînlik ve temkinli olmak, bu âyete göre farzdır. Ortada böyle bir emir (= sövmeyin emri = lâ tesübbů) vardır. Dinde, emirlerin kaynağı tekdir, Allah’tır. Bu emir de, eqım-ıs salât (= namaz kıl/ın) emri gibidir; eqım-ıs salât (= namaz kıl/ın) emri, bireysel; sövmeyin = lâ tesübbů emri, toplumsaldır, hatta bu emre uymazsak, muhatabımızı Allah’ımıza sövdürebiliriz!. Şükür, Allah’a inanan, Allah’ı en kutsalı sayan bir toplumda yaşıyoruz, yine de az da olsa aramızda kendini bilmezler var.

Küresel bir dünyada yaşıyoruz, özellikle din söz konusu olduğunda çook daha dikkatli ve özenli bir dil kullanmamız şarttır.

Müslümanlar, kendi aralarında bu dikkatli ve özenli dili inşâ/tesis edemezlerse (= din yorumunda farklı düşünenleri küfürle, dinsizlikle itham ederlerse), başka insanlarla (= gayr-i müslimlerle) nasıl sağlıklı bir iletişim kuracaklar?!. Müslümanlar nezdinde, gayr-i müslimler, müslimlerden daha değerli hâle geldi, dediğinizi duyar gibiyim.

Sahiden durum bu kadar vahim mi?!.

Nerde kaldı, “inneme-l mü’minûne ıhvetün = Müminler kardeştir.” ilkesi?!.

İçimizi düzeltmeden, dışımızı düzeltemeyiz.

Sövme, bozuk için (içteki bozuk duygu ve düşüncelerin) sözle dışa vurumu; içte emniyetin (= emnin, imanın, güvenin ve huzurun) tam tesis edilememiş olmasının bir sonucudur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET