İLİM, İMAN ve AMEL

İlim, imanın başlangıcı; iman, amelin başlangıcı olmalıdır. İlimsiz iman, sahte güvendir; imansız amel, uyumsuzluk ve tutarsızlıktır. İlki (ilim), akla; ikincisi (iman), kalbe (gönle/vicdana); üçüncüsü (amel), tüm organlara tekâbül eder. Kişide ilim var, iman yoksa; onun aklı ile kalbi; iman var, amel yoksa, kalbi ile diğer organları çatışır = kalbi tekler, aklı şaşar. İnsan bütünlüğü (= insanî uyum), ilim, iman ve amel bütünlüğü/uyumu ile mümkündür. Bunu da sadece ve sadece İslâm dini (= Allah’ın koyduğu düzen) sağlayabilir; insanın, tam, tamam, mükemmel (= kâmil, huzurlu/mutlu) olması ancak böyle/bu şekilde mümkündür.

Bilme, inanma ve amel etmenin maksadı :

Bilmenin maksadı, (bilenin kendisinden ve dış dünyadan) emîn olması; inanmanın maksadı, inananın kendine ve başkalarına güvenmesi, kendinde ve dışarıda bu huzuru (güveni) bulması; amel etmenin maksadı da, bu huzuru (emniyeti, emni) bozmayacak işleri yapmasıdır. Bu, bir daireye benzer. Sâlih amel edenin/işleyenin/yapanın, kendine ve başkalarına güveni ve bilgisi; öğrendikçe amelin; amel ettikçe de bilmenin ve inanmanın kalitesi artar. 

Amel, en güzel, en büyük öğreticidir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM