VUKÛFİYET
Olup-bitenleri anlama.
Kelimenin kökü, vakf. Vakfe, durma; arafe, “bilme, anlama” (= tanıma); anlama için durma, düşünme, Arafat’ta vakfe yapma. Buradaki Arafat (= Arefe), Mekke’deki bir bölge (= dağ-tepe) değil, içimizdeki “bilge”!.
Bize öyle telaşlı bir hayat sunuyorlar ki, bu telaşın (= yoğun meşguliyetin) içinde olup-bitenleri anlayamıyoruz. Durup düşünmemiz (= Arafat’ta vakfe yapmamız), sonra da şeytanın (= şeytanî güçlerin) elinden kalbimizi = vicdanımızı kurtararak “Kâbe’yi” tavaf etmemiz = korumamız gerekiyor.
Bilelim ki Kâbe de kuşatılmış durumda!.
...
“Modern Müslüman”!.
Küresel güçlerin işine gelen yalanlar, medyanın propaganda gücü kullanılarak kültür-sanat ve edebiyatla öyle bir kamuflaja ve ambalaja tâbi tutuluyor ki, biz bunları gerçek ve cazip buluyor ve çok kolay satın alabiliyoruz. Bilmiyoruz ki bunlar, bizi biz yapan, bize kişilik ve kimlik veren şeyler. Böyle bir kişilik ve kimlikle “doğru ve samimî bir Müslüman” olmamız ve şeytanî güçlere karşı koymamız aslâ mümkün değil.
Yorumlar
Yorum Gönder