ÖLENLERİ NE BEKLİYOR?!.
Bu soruyu şöyle de sorabilirim : Ölenleri nasıl bir hayat bekliyor; ölenler, “ölünce” ne yapıyorlar?!.
Bir görüşe göre, ölüler, ölmüştür; onlar için “başka bir hayat” yoktur. Bunlar, âhirete (= ölüm sonrası hayata) inanmayanlardır.
Başka bir görüşe göre :
Ölenler “iyi iseler” = ölmeden önce “iyi bir hayat yaşamışlarsa” :
a) Mahşere kadar kabirlerinde “ölü olarak” beklerler.
b) Daracık kabirleri onlara bir “cennet bahçesi” olur; mahşerde tekrar diriltilirler; kolay bir hesabın sonunda cennete girerler.
Ölenler kötü iseler = ölmeden önce “kötü bir hayat yaşamışlarsa” :
a) Mahşere kadar kabirlerinde “ölü olarak” beklerler.
b) Daracık kabirleri onlara bir “cehennem çukuru” olur; mahşerde tekrar diriltilirler; zor bir hesabın sonunda cehenneme girerler.
Bizler de öleceğimizi göre, bizleri de böyle bir hayat bekliyor olacak.
a’lar ortak. Bu şık, dünyaya (milyonlarca yıl) önce gelenlerin fazla/dan ceza almasını ve fazladan ödülle = mükâfat ile karşılaşmasını, b şıkkındaki “adâletsizliği”! ve dünyaya sonra/dan gelenlere yapılan “iltiması”! önler, engeller.
...
Ölenler için zaman durmuştur; zaman, canlılar (= yaşayanlar) içindir. Buradaki zaman (= ecel), bize denenmemiz için verilmiştir. Bize verilen bu zaman (= ecel) bizden geri alınınca = ecelimiz dolunca, ölürüz; ve acı-tatlı hiçbir şey hissetmeyiz. His/setmemiz için, o zamanın (canın) bize tekrar verilmesi gerekir.
Zaman, HAYY-UL QAYYÛM OLAN CANLI’nın bize verdiği “candır.”; O, ötede o canı bize, geri almamak üzere tekrar verecek. Burada “iyi yaşayanlar”, o canla sürekli iyi şeyler; “kötü yaşayanlar” da o canla sürekli kötü şeyler hissedecekler. = Kendi yapıp-etmelerimizin karşılığını göreceğiz.
Bunları nereden biliyorum?!.
Gayb ve şehâdeti, dünya gibi âhireti de Bilen Allah (= Allah’ın Kitâb’ı) söylüyor. Bunu başka kimse söyleyemez. Çünkü giden gelmiyor, haber de göndermiyor. İnanıp-inanmamak bize kalmış. İnanırsak (= b/öyle bir hayat varsa), o hayata hazırlıklı olmuş oluruz; inanmazsak (= b/öyle bir hayat yoksa), zaten bişey kaybetmiş olmayız.
Sizce, bu bir “kumar”! mı?!. Kumarda, kayıp da kazanç da vardır; kayıp, büyük risktir. Bu “kumarda”! âhirete inananlar ve burada ona göre iyi bir yaşayanlar için herhangi kayıp yoktur; böyle bir kayıp yoksa; bu, onlar için bir kumar değildir, ama ötekiler için “gerçek bir kumar”! söz konusudur.
Taberî’ye ve İbn-i Aşûr’a göre, Zâriyat Sûresi 20 ilâ 23. âyetler arasında sözü edilen "şey"!, âhiretteki va’d ve vaîd = Cennet-Cehennem ve Hesaptır. 23. âyet, “Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o, sizin konuşmalarınız kadar gerçektir.”, der.
“İşte bunlar, Bizim Sana Hak/ikat olarak anlattığımız Allah’ın âyetleridir. O halde Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze (= hadîse) inanacaklar?!.” (45/6. Ayrıca Bknz. 4/87. 7/185. 77/50.)
Rabbin Sözüne bile güvenmeyenler (= inanmayanlar), çook büyük kumar oynayanlar ve o büyük kumarda çook büyük kayıplar yaşayanlar = yaşayacak olanlardır.
Hayatla kumar oynanmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder