CAHİLLİĞİMİ İTİRAF EDİYORUM.

Geçen Cuma (20 Haziran günü) hastaneydim. Bahçede otururken, ayakkabı boyacısı ile etrafı temizleyen görevlinin konuşmasına şahit oldum. İran-İsrail Savaşını konuşuyorlardı. Temizlik görevlisi, ayakkabı boyacısına : “Bırak abi, danışıklı dövüş.” dedi. 

Onca eğitimime ve okumalarıma rağmen, belki de ilkokul mezunu olan temizlik görevlisi kadar “feraset sahibi” olmadığımı ve ondan daha cahil olduğumu itiraf ediyorum. 

Kim kazandı, kim kaybetti?!.

Ekonomik olarak silâh şirketleri; psikolojik olarak ABD; siyasal olarak İsrail.

Kaybeden, İran.

İran’ın “tehdit”! olarak görülen gücü zayıflatıldı. İsrail, Ortadoğu’daki düşmanlarını tek tek zayıflatıyor. Önce Hizbullah, sonra İran, sıra Türkiye’de...

İsrail’e “arz-ı mev’ûd” için alanlar açılıyor.

“Oyun”! bitmedi; sadece ateşkes ilân edildi. Güçlüler daha güçlü, zayıflar daha zayıf hâle geldi. Bunun vebalini İran’ı yalnız bırakanlar da ödeyecek.

Ne oldu?!.

Belirleyici olan ne ideoloji, ne de din; sadece ekonomi.

Din ile ideolojiye “fikir” diyebiliriz. İnsanları (= devletleri) bir araya getiren fikir değil, ekonomi oldu; fikir olsaydı, İslâm ülkeleri İran’ın yanında “geniş çaplı şerefli bir koalisyon kurarlardı”, olmadı; aksine, bu ülkeler, kapitalist konsorsiyumun küçük ortakları ve yaltakları olmayı, böyle şerefli bir koalisyona tercih ettiler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK