BALIK
Balık, neredeyse bütün din ve mitolojilerde bereketin sembolüdür. Kitâb’ta balık (= حوت), beş yerde geçer : 7/163. 18/61, 63. 37/142 ve 68/48. İlk âyet, deniz kıyısında oturan İsrailoğullarının balıkla sınanmasından; son iki âyet, balığın Yunus (a.s.)’ı yutmasından; Kehf 61 ve 63 ise, Mûsâ ve arkadaşının azığı olan balıktan söz eder. Bu yazı, Kehf 61 ve 63’de geçen balıktan ve Mûsâ’nın (ve genç arkadaşının) arayışından söz edecek.
Balık/lar, suda (denizde, gölde ve ırmakta/nehirde) yaşar/lar. Hût, denizde (ve okyanusta) yaşayan balıktır; göl ve ırmak/nehir balıkları küçüktür, onlara semek (= سمك) denir.
Önce Mûsâ’nın arayışı. “Mûsâ, genç arkadaşını da (= fetâ) yanına alır, iki denizin birleştiği yere varıncaya kadar, çook uzun zamanımı/zı da alsa (= hugubâ; ahqâb, çağlar boyu demek. Bknz. 78/23.) kararlı bir şekilde (aslâ vazgeçmeden) yol alacağım/alacağız, aslâ durmayacağım/durmayacağız (= lâ ebrahu).”, diyerek uzuun bir yolculuğa çıkarlar. (Bknz. 18/60.)
İki deniz nedir?!. Zâhiren A ve B denizleri; bâtınen zâhir-batın, iyi-kötü, hak-bâtıl, doğru-yanlış, güzel-çirkin, acı-tatlı. Ben ikinci yorumu tercih ediyorum. Zâhirî denizleri keşfetmek için uzuun ve kararlı bir yolculuğa çıkılmaz; ayrıca, ilerdeki âyetlerde, aradıkları ve hézé nebgi = işte aradığınız bu! dedikleri sâlih kul (= Hızır), onların (= Onun = Mûsâ’ın) aradığı şeyin maddî bişey olmadığına delâlet/işaret eder.
“Oraya (= iki denizin birleştiği yere) vardıklarında -- hedefleri olan yolun sonunun ora/sı olduğunu henüz bilmiyorlar --, (yol azıkları olan) balıklarını orada unuturlar, ve balık/ları denize düşer. (= kaybolur veya canlanarak denizde kendine bir yol bulur) ama onlar, bir süre daha yol alırlar; belli bir süre sonra acıkırlar. Mûsâ, genç arkadaşına : hem yorulduk hem de acıktık, (biraz dinlenelim, bu arada da) yemeğimizi (= gadâ/mızı getir) yiyelim, der.” (18/61-62.)
Onların gadâları = gıdaları = yol azıkları balıktı.
“Genç arkadaşı : Vah vah! (= tüh!), onu o kayanın yanında unuttum; onu bana şeytan unutturdu, hatırlamama o (= şeytan) engel oldu (= ve mâ ensânîhu illâ-l şeytanü en ezküreh); o da (= balık/lar), şaşılacak bir şekilde (= acebâ!) denizde kendine yol (yer) buldu.” der. (18/63.)
“Mûsâ : İşte aradığımız buydu!. (= zélike mâ künnâ nebgi!.) Hemen oraya dönmeliyiz, der ve izleri üzere geri dönerler.” (18/64.)
Unuttukları balık (= yiyecekleri azık olan gadâ/gıda), onlara aradıklarını buldurur.
Meğer, gadâ/gıda akıldayken, esas amaç; esas amaç akıldayken, gadâ/gıda unutuluyormuş!.
“Oraya vardıklarında Allah onları, kendisine Katından ilim ve rahmet verdiği, kullarından bir kul (= Hızır) ile karşılaştırır.” (18/65.)
Sonrası ma’lûm; ma’lûm değilse, 65 ilâ 82. âyetler arasına bakınız.
...
Vahdet-i Vücutçu Tasavvufta balık remzi = sembolü, vahdet deryasının (= denizinin) içindeki “canlıdır”; balık, o deryaya (= denize) dalmadan, girmeden yaşayamaz. Ama o deryanın (= denizin) iki özelliği vardır : Biri, tuzlu ve acı; diğeri, tatlı ve lezzetli. = “Ve iki denizi serbest bırakan O’dur; biri lezzetli ve tatlı, diğeri tuzlu ve acı. Aralarına da bir perde/engel koydu ve birbirlerine karışmalarını engelledi.” (25/53.)
Mûsâ’nın aradığı iki deniz, "muhtemelen"! bu deniz!. “Tatlı ve acı olan deniz!. = Dünya = Dünyanın hâli.”
Sizce, içinde (“bir balık olarak”!) yaşadığımız bu dünya hayatı da tatlı ve acı değil mi?!. Acı ve tatlının ayrılması, ötedeki hayatta!. Ötede, acı ve tatlının arasında engel/perde ve âraf var; artık birbirlerine karışmayacaklar. = cennet ve cehennem, aralarında âraf var.
Balık hafızalılar, dünyanın hep tatlı olduğunu düşünüyorlar ve acı tat almaya başladıklarında yaygarayı basıyor, isyan ediyorlar; oysa buranın tadı, hem acı hem tatlı; hep tatlı ve hep acı olan hayat, ötede.
Genç yoldaşa göre, balığı onlara unutturan şeytan. Bu şeytan, onlara balığı unutturmasaydı, o sâlih kulla (= Hızır’la) karşılaşamayacaklardı. Sizce şeytan, bazen iyi iş mi yapıyor; yoksa, genç yoldaş mı yanılıyor?!. Şöyle de sorabilirim : Bize her şeyi, başta Allah’ı (= Allah’a kulluğu) unutturan şeytan mıdır; yoksa bazı unutmalar şeytanî değil de Rahmânî midir?!. Bu konuda yardıma ihtiyacım var, yardımcı olursanız memnun olurum.
Rabbim bizleri de sâlih kulları ile (= Hızır'larıyla) karşılaştırır ve yoldaş kılarsa, her günümüz bayram olur.
Yorumlar
Yorum Gönder