FETİH = FETH = فتح
Fetih : Açma. Açılma.
Güç kullanarak bir yeri, bişeyi ele geçirme.
“Kapalı ve sıkışmış” bişey (= bi yer) açılır = fethedilir.
Fizikî güç kullanarak bişeyi (= bi yeri) açmak ile iknâ ile bi kalbi (= bi gönlü, bi ülkeyi) açmak = fethetmek arasında fark vardır. İknâ ile açılmayan (= fethedilmeyen) kalpler (= gönüller, ülkeler), fethedilmiş sayılmazlar; oralar işgal (= gasp) edilmiştir.
Amerika’nın elinde güç var; ve bu gücünü, kuş uçuşu 10.000 km uzaktan çok rahat bir şekilde (= hiçbir engelle karşılaşmadan) kullanılıyor; ülkeleri vuruyor, işgal ediyor ama o ülkelerdeki gönülleri (= kalpleri) aslâ fethedemiyor.
Gönüller (= kalpler) fethedilmeden, ülkeler fethedilemez.
Mekke’nin fethinde güç vardır ama o güç, fetih esnâsında kullanılmamıştır.
“izâ câe nasrullahi vel feth; ve raeyte-nnâse yedhulûne fî dînillahi efvâcâ; fesebbih bihamdi Rabbike vesteğfirHu, inneHû kâne tevvâbâ.” (110/1-3.)
Feth, Allah’ın yardımı (= nasrullahi) olmadan olmaz. Allah’ın yardımı da, önce fâtihlerin kalbine = gönlünedir. O yardım, fâtihlerin kalbine = gönlüne gelmemişse (= girmemişse), onlara fâtih değil, gâsıb veya zorba denir; zorbalar ellerindeki (fizikî) gücü kalplere (= gönüllere ve beyinlere) değil, bedenlere kullanırlar; yakar-yıkarlar.
Efendimiz gibi fâtihlerin kalbine = gönlüne feth girmişse, ülkeler ve kalpler fethedilirken gururun zerresi olmaz/görünmez, aksine tevâzû tavan yapar. Efendimizin, Mekke’nin fethi esnasındaki ruh hâli için, lütfen siyer kitaplarına bakın. “Fesebbih bihamdi Rabbike vesteğfirHu.” emri, kendi gücünle gururlanma (= kendini bişey sanma; o gücü Sana Rabbin verdi)!; öyleyse Rabbini Hamd ile tesbih et ve O’ndan af dile!; demek değil de nedir?!. Sendeki “tevâzûyu” (= iyi niyeti, güzel ahlâkı) insanlar göremezlerse, Ben’den değil Senden korkarlar ve Sana da Bana da itaat etmezler. Rasûle/Elçiye itaat, Onu Rasûl/Elçi olarak Gönderen’e (= Allah’a) itaattir.
İnsanlar, Sendeki gücü de tevâzûyu da görsünler; Sende güç olmazsa, insanlar Seni “ciddîye” almazlar; onlar, kaba güçten = zorbalıktan anlarlar ama Sen, aslâ zorba (= musaytır) değilsin; bu yüzden Sen, elindeki o gücü kendi keyfin (= gururun ve ikbâlin) için değil, Benim için kullan. İşte o zaman insanlar fevc fevc (= bölük bölük, gruplar hâlinde) Allah’ın yeryüzünde hâkim kılmak istediği dine (= düzene = “fî dînillahi”) isteyerek = gönüllü olarak girerler, girecekler.
Gerçek fetih, “böyle bir güçle” etkili ve kalıcı olur. Önceden fizikî güç elde etmek için çalışanlar, o fizikî güç kullananlar gibi değildir. = Fethe hazırlık yapanlar, fâtihler gibi değildir.
“Size ne oluyor ki, göklerin ve yerin son sahipliği Allah olduğu halde, Allah’ın yolunda (mal, emek ve zaman) harcamıyorsunuz?!. Sizden, fetihten önce Allah yolunda harcayan ve savaşanla, fetihten sonra harcayan ve savaşan bir değildir. Onlar daha üstün derece sahibidirler. Allah, hepsine ‘en iyiyi’ söz verdi. Allah, yaptıklarınızdan haberdâr Olan’dır.” (57/10.)
...
Not : 40-50 yıldır adâletin tesisi için siyasî güç (= iktidar) elde etmeye çalışanların emeği, dâvâya kalbini (= gönlünü) tam verememişler tarafından hebâ edebilir ve dâvâ güme gidebilir. Bknz. Şekil : "A"!.
Yorumlar
Yorum Gönder