KİM GİBİ?!...

Kim gibi olmak, kim gibi yaşamak istiyoruz?!.

Bu soruyu, çocuklar ve gençlere tahsis etmemiz daha uygun; yetişkinler, şimdilik devre dışı. Hoş, yetişkinlerin kâhir ekseriyeti de ‘kim gibi’? sorusuna cevap bulamadan göçüyorlar.

Ailede “huzur” varsa, kız çocukları başta/başlangıçta anaları gibi; erkekler de babaları gibi olmak isterler; huzur yoksa, önlerinde bir “rol model” de yoktur. Gençlerin gençlik dönemlerinde, sanatçılar ve sporcular gençlerin “rol modelleridir.” Neden?!. Şaşalı (= lüks) bir hayat yaşadıkları, göz önünde (= meşhur/ünlü) oldukları için.

Millî Eğitim (= eğitim sistemi) gençleri, vatana millete faydalı olsunlar diye eğitir (tâlim-terbiye verir) ama gençler, bu tâlim-terbiyeye pek itibar etmezler; kısa yoldan köşeyi dönmenin (= zengin olmanın) yollarını ararlar. Eğitim sistemi, bu gençlere somut bir rol model sunamamaktadır; değerler eğitimi denen şey, soyuttur ve içi boştur. Soyut olan (= değerler), somut olanla (= bizzat yaşananla, uygulananla) modellenemezse, havada kalır.

Bırakın gençleri, yetişkinler bile kendileri olmak istemezler. Hiç kimse, kendinden memnun değildir. Herkes, daha iyi, daha mükemmel olan birini/birilerini arar. Bu iyinin ve mükemmelin özelliklerini (= niteliklerini) de içerisinde yaşanan dünya görüşü (= hâkim paradigma) şekillendirir = belirler.

Bugün, bu dünya görüşünün (= hâkim paradigmanın) arkasında konforlu/lüks yaşam arzusu vardır. Villalarda veya köşklerde yaşayan, spor arabalara binen, meşhur/ünlü olan, para hesabı yapmayan, iyi (= marka) giyinen insanlar, bugünkü gençlerin rol modelleri. Paranın nasıl kazanıldığına bakmadan çok kolay para kazanma, başkasına (Tanrı’ya bile!) muhtaç olmaktan “kurtulma, özgür olma”!, beden gemisini batırmama, başka ölümleri görmeme. Kendi ölümü yaklaştığında da depresyona (= bunalıma) girme, “büyük boşluk yaşama ve intihar.”!.

Tek dünyalı hayat yaşayanları rol model/örnek alan gençlerin gelebilecekleri son nokta burası!.

Buradan çıkış yok!.

Çıkış nerede?!.

“Hiç ölmeyecekmiş gibi bura/sı, yarın ölecekmiş gibi öte/si için yaşamakta.” Hadis-i Şerif. 

Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için yaşamak/çalışmak, bu dünyada yaşayan herkesin “rahatı, huzuru, mutluluğu” için çalışmak = yarına = yarın ölecekmiş gibi öte için çalışmaktır.

Ancak ve ancak böyle bir hayat yaşayanlar bize (= hepimize) rol model olabilirler; ama bizler, ne yazık ki sadece “kendi bencil dünyaları” için çalışanları rol model alıyoruz. Gençlere : Kim gibi olmak istersin?!, diye sorduğumuzda, topçuları ve popçuları işaret ediyorlar; ‘Müslüman gençler’! bile böyle. Çünkü yetişkinler (= ana-baba/aile, öğretmenler/okul) onlara “doğru-düzgün yaşayan, somut bir örnek model” sunamıyor, ‘Muhammed-ur Rasûlüllah’ın içini dolduramıyor, Onun örnek hayatını bugünkü gençler için modelleyemiyorlar; yapılan, tarihsel (= arkaik bir) bilgi aktarımından başka bişey değildir; oysa O (= Hz. Muhammed), kıyamete kadar Rasüldür = Rol Modeldir.

“Ve’alemû enne fiküm Rasûlüllah...” (49/7.)

“Allah’ın Rasûlünün aranızda olduğunu unutmayın. Eğer birçok işte O size uysaydı, kesinlikle sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirdi ve kalplerinizi onunla güzelleştirdi; küfürden, fâsıqlıktan ve isyandan nefret ettirdi. İşte bunlardır seçimlerini doğru yapmış olanlar.”

Allah’ın Rasûlü Hz. Muhammed (a.s.), örnek hayatı ile aramızda!. Onun hayatını = o hayata yön veren ilkeleri (= ahlâkî değerleri) öğrenmeden ve kendi hayatımıza tatbik etmeden Onun izinden/yolundan yürüyemez, Onu rol model (= örnek) alamayız.

“Ant olsun ki Allah’ın Rasûlünde, sizden Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için, iyi/güzel bir örneklik (= üsvetün hasenetün) vardır.” (33/21.)

Önemli olan, bu örnekliği (= modelliği), bugüne nasıl taşıyacağımız!. Bu, “birebir taklitle ve içi boş şekilcilikle” (= sarık, sakal, cübbe, vs. ile) değil; tahkikle (= doğru/sahih bilgi ve ilkeler ile) ve o tahkîkî bilgilerin/ilkelerin ışığında bugün yaşadığımız hayatın “şekline, kalıbına” ruh (= can, kan, dinamizm) üfleyerek, ışık ve yön vererek mümkün olabilir, olabilecek.

Bugün, içinde yaşadığımız hayat, bizi büyük bir çıkmaza (= büyük bir bilinmeze, deriiin bir uçuruma) doğru sürüklüyor. Doğru rol modellerini (= rehberleri), Merhametli (= Rahmân ve Rahîm olan) Rabbimiz bizlere, bizleri uçuruma (= çukura, cehenneme) düşmekten kurtarsınlar diye göndermiştir.

Not : İsmi lâzım değil, “bazıları”!, Efendimizi ‘O da bizim gibi bir insan’! diye “hafife” alıyor (= küçümsüyor)!. Evet, O da bizim gibi bir kul/abd, ama aynı zamanda Rasül ve de kulların hası. O, bizim gibi değil, biz Onun gibi olmalıyız. Onun gibi bir Rasül aslâ olamayız; ama “Onun gibi bir kul”! olmak zorundayız. Allah-u A’lem, Allah, iyi/has kullarını Rasül yapıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK