RIDVÂN

Rıdvân : İlâhî Hoşnutluk. İlâhî Rızâ.

Cennetin “kapıcısı” melek.

Kelimenin kökü : RDY (= رضى). Rıdvan, RDY’nin fu’lân vezni/kalıbı; Furkân. Kur’ân. Vicdân gibi. Furkân, Hakkı bâtıldan ayıran, fark yaratan. Kur’ân, çook okunan. Vicdân, kişinin içindeki furkân.

Kimi insanlar Allah’ın Rızâsını (= رضوان الله) kazanmaya; kimi insanlar da tağutların ve çağdaş putların rızasını kazanmaya çalışır. 

Rıdvân (= رضوان), türevleri ile birlikte Kitâb’ta 74 yerde geçer. 

“Kimi insanlar, kendini Allah’ın Rızâsını (= hoşnutluğunu) kazanmaya adar. Allah, kullarına karşı çok şefkatlidir.” (2/207.)

“Allah’ın Rızâsına kavuşmak için, içinden gelerek malını harcayan kimsenin durumu, kuvvetli yağmur yağdığında kat kat ürün veren, kuvvetli yağmur olmasa da çisentisinin yeteceği yüksek bir yerdeki bir cennetin = bahçenin durumuna benzer. Allah, yaptığınız her şeyi görendir.” (2/265.)

Binasını taqvâ üzere, Allah Rızâsı için kuran kimse mi, yoksa binasını uçurumun kenarına kurup da onunla birlikte cehennem ateşinin içine yuvarlanan kimse mi daha hayırlı olandır?!. Allah, zâlim halkı doğru yola iletmez.” (9/109.)

Ant olsun ki, o ağacın altında sana bi’at/bey’at ettikleri zaman Allah, o iman edenlerden râzı olmuştur. O, onların kalplerinde olanı biliyordu. Onların üzerlerine huzur ve dinginlik (= sekînet) indirdi. Onlara yakın bir fetih de nasip etti.” (48/18.)

“Bilin ki dünya hayatı bir oyun, bir oyalanma, bir ziynet, aranızda bir övünme, mallarda ve çocuklarda çokluk yarışıdır. O, bitirdiği bitkilerle kâfirlerin (= toprağı örten çiftçilerin) hoşuna giden yağmur gibidir. Ardından o bitkiler kurur, onları sararmış görürsün, sonra da çer-çöp olurlar. Âhirette ise, şiddetli bir azap, Allah’ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır. Dünya hayatı ise aldatıcı bir meta’dan başka bir şey değildir.” (57/20.)

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir halkın, Allah’a ve O’nun Resulüne karşı haddi aşanlara karşı sevgi duyduklarına tanık olamazsın; isterse bunlar, babaları, çocukları, kardeşleri veya akrabaları olsun. Onlar, Allah’ın kalplerine iman yazdığı ve kendilerini, kendinden bir ruh ile desteklediği kimselerdir. Allah, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Onlar orada sürekli kalacaklardır. Allah, onlardan râzı = hoşnut oldu, onlar da O’ndan hoşnut = râzı oldular. İşte onlar, Allah’ın taraftarlarıdır (= Hizbullah). Dikkat edin!. Doğrusu Allah’ın taraftarları (= hizbi) kurtuluşa erenlerdir.” (58/22.)

"Ey İman Edenler! Benim ve sizin düşmanlarınızı evliyâ = dost edinmeyin. Onlar, Hakk’tan size geleni inkâr ettikleri halde onlarla yakınlık kuruyorsunuz!. Oysaki Rabbiniz olan Allah’a iman etmenizden dolayı Resulü ve sizi yurdunuzdan çıkardılar. Eğer Benim yolumda mücadele etmek ve Rızâmı kazanmak için yola çıktıysanız, niçin onlara yakınlık kurup sır veriyorsunuz?!. Ben, sizin gizli ve açık bütün yaptıklarınızı bilirim. Sizden kim bunu yaparsa o, kesinlikle yolun ortasından sapmış olur." (60/1.)

"Ey Nebi! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek, Allah’ın helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun?!. Allah, çok bağışlayıcıdır, rahmeti kesintisizdir." (66/1.)

“O gün, kimin tartısı ağır gelirse, o hoşnut edici bir yaşayış içindedir.” (101/6-7.)

Ebedî hayat olan âhiretin Kral’ı (= Melik’i) ve Mâlik’i (= Mâlik-i  Yevm-id Dîn) Allah’tır. Dünyada O’nun hoşnutluğu için değil de Allah’ın dinine “yamuk bakanların”!  hoşnutluğu için çalışanlar, âhirette yaptıklarına bin pişman olacaklar!.

De ki onlara : Yiyin, için, gezin, tozun, biraz bu dünyadan yararlanın; yakında “görecek, gerçeği bileceksiniz”!.

“Yiyin ve yararlanın biraz. Siz suçlularsınız.”

كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَل۪يلاً اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ

(77/46.)

“Onlara rukû’ edin (= Allah’ın Emrine boyun eğin) denildiği zaman, rukû’ etmezler.” (77/48.); dik başlılık ederler; dinin devri (= çağı, dönemi) geçmiştir (= esâtır-ül evvelîn) derler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK