SERBEST ZAMAN

Serbest zaman, boş zaman değil; boş zamanda bişey yapılmaz; zaman, boşuna harcanır. Serbest zamanda, zaman da yapılan iş de değerlidir.

Zaman (= ömür = hayat), en değerli (= en kıymetli) hazinemizdir, ama biz onu, maalesef (kendimiz), kendi özgür irademizle kullanamıyoruz. = Bu değerli (= kıymetli) hazinemizi başkalarına satıyor veya kiraya veriyoruz; buna da çalışma (= mesâi/sa’y) ve para kazanma, diyoruz.

Çalıştığımız (= para kazandığımız) sürede/sürece, zaman bizim değil; adına çalıştığımız ve para aldığımız kişilerin. 

Sadece serbest zaman, bizim. Bu zamanda istediğimizi yapabiliriz. Bu zamanı, ya dinlenerek (= boş boş) ya da zevklenerek (= hoşlanarak = hoşlandığımız işleri yaparak) geçirebiliriz. Dinlenmeyi ‘iyi-kötü’ anlıyoruz da zevklenme/hoşlanma ne?!.

Serbest zaman : Her ânı zevkli/zevkle, hoşça/hoşnutça geçen zamandır. Bu zaman, zevkli ve hoş bir mekâna da ihtiyaç duyar. Bu mekân da cennettir. Bu da, buradaki kısa zamanlarını (= ömürlerini) iyi değerlendirenler içindir. Orada, onlar için en ufak bir yorgunluk ve bıkkınlık (= usanç, sıkıntı) olmayacaktır. 

Onlar :  “Rabbimiz Allah, bizi, yorgunluğun ve usancın olmadığı bir yurda yerleştirdi.” diyeceklerdir. (Bknz. 35/35.)

Yarışanlar (= çalışanlar), bunun için yarışsın (= çalışsın); buna zaman ayırsın!.

Sonra pişman (peşîmân) olmasın!. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ