SALÂT-Ü SELÂM

Salât, aslında namaz; Selâm, barış, selâmet, esenlik, huzur. Salât-ü Selâm, Efendimize “Salâvat” getirmek. Salâvat, salât’ın çoğulu.

Namaz, Farsça; Salât, Arapça.

Efendimize “Salâvat” getirmek, sadece “Allahümme salli alâ Muhammed...” demek mi?!.

Hayır, sadece bu değil; bu sözle Ona itaat edeceğimize, Onun izini/yolunu takip edeceğimize, Ona tâbî olarak Onun davasına destek vereceğimize de söz veriyoruz.

Namaz = Salât, bu iş için Allah’tan destek/güç almak, güç toplamaktır.

Biliyorsunuz!, Allah ve Melekleri de Elçisine salât-ü selâm ederler. 

“İnnallâhe ve melâiketeHû yusallûne alennebîy; yâ eyyühellezîne émenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ.” (33/56.) Allah ve Melekleri Nebî’ye salât ederler; ey iman edenler!, siz de salât edin ve tam bir bağlılık/teslimiyetle selâm edin.

Allah ve Melekleri Mü’minlere de salât ederler.

“Hüvellezî yusallî aleyküm ve melâiketüHû liyuhriceküm minez zulumâti ilen nûr, ve kâne bil mü’minîne rahîmâ.” (33/43.) Allah ve Melekleri, sizi karanlıktan aydınlığa (zulumâttan nura, dalâletten hidâyete) çıkarmak için size salât ederler; O (Allah), Mü’minlere çook merhametlidir.

Allah (c.c.), sadece sözle ‘sallû alâ ıbâdî’! (salât, kullarımın üzerine olsun) dese; bize akıl, irade, sağlık-sıhhat, âfiyet, Kitâb, Hikmet, Risâlet, vb. imkânları (destekleri) vermese, hâlimiz nice olurdu?!.

Efendimize Salât-ü Selâm getirmek, Kelime-i Şehâdet’in “Muhammed-ür Rasûlüllah” kısmına denk gelir; “Lâ ilâhe illâ Allah” denmeden “Muhammed-ür Rasûlüllah” den(e)mez. Bizler, Hristiyanlar gibi Elçi’yi ilâhlaştırmamak için bu Söze, bir de “abduHû” ibaresini ilâve ederiz. 

Bizler (de), Efendimizin Adını duyunca sadece sözle “Allahümme salli alâ Muhammed...” desek, ama yine bildiğimizi yapsak/okusak = kendi yolumuzda yürümeyi sürdürsek!... bizdeki samimiyete vicdanımız, en önemlisi de Allah ve Elçisi ne der?!.

Bizi Hidâyet’e (= Allah’a!) taşıyacak olan Efendimizdir. Bu da Onun Hayatını (= Siyer’i) iyi bilmekten geçer. Siyer, Ona inen Hidâyet Kitâb’ının (= Kur'ân’ın) hayat olmuş, hayat bulmuş hâlidir. Doğru Siyer bilgisine ihtiyacımız vardır. Bu konuda Muhammed Hamidullah’ın ‘İslâm Peygamberi’ ve Kasım Şulul’ün ‘İlk Kaynaklara Göre Hz. Peygamber Devri Kronolojisi’ (ikisi de rahmet-i Rahmân’a kavuştu; ruhlarına birer Fatihâ gönderelim) kitapları derli-toplu ve sahih bilgiler içerirler. 

“Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammed...”

“Allah’ın Resulünün aranızda olduğunu unutmayın!. Eğer birçok konuda O size uysaydı kesinlikle sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirdi ve kalplerinizi onunla güzelleştirdi; küfürden, fâsıklıktan ve isyandan nefret ettirdi. İşte bunlardır seçimlerini doğru yapmış (= râşidûn) olanlar.” (49/7.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET