HALVET ve CELVET
Halvet, yalnız kalma; Celvet, topluma katılma.
Halvet, duvaklanma; Celvet, duvağını açma.
Halvet, görünmeme-göstermeme, kapanma; Celvet, görünme-gösterme, açılma.
Halvet, düşünme-fikir üretme; Celvet, düşündüklerini gösterme, birilerine aktarma, yayma.
Halvet, “naza, cilveye” hazırlanma; Celvet, “naz, cilve” yapma.
Tasavvufta iki akım da var : Halvetiye ve Celvetiye Tarikatları.
Halvette (inzivâda) ne “kazanmışsak”, ne ile “donanmışsak”, Celvette onu gösteririz. Halvetsiz Celvet olmaz. Halvetsiz (hazırlıksız) cilve (Celvet), abdestsiz namaza benzer.
Modern halvet, kalabalıklar arasında/içinde yalnız olabilmek/kalabilmek ve kalabalıkların yaşamını (alışkanlıklarını) terk edebilmektir. Bu, bedenen olmasa da ruhen ve fikren belli bir süreliğine mağarada yaşamayı (olmayı) göze almak demektir. Ruhen ve fikren mağarada yaşamak/kalmak, Ashab-ı Kehf gibi zulümden ve zâlimlerden uzak durmak demektir. Kısmetse Rab, bu insanları, bir gün o mağaralarından çıkarır, çıkaracaktır. Ashab-ı Kehf’i 309 yıl sonra çıkarmıştı.
Mağaralarından çıkmayı göze alamayıp çıkmak istemeyenler, ölene kadar mağaralarında yaşarlar ve sorumluluk almaktan kaçarlar.
Bugünkü “modern şehirler ve modern dünya”, modern mağaradır, modern hapishanedir = mapushanedir ama insanların çoğu kendilerini özgür ve hür sanıyor/zannediyorlar!.
Yalnız ve yalnız Allah’a kul olmadıkça, hepimiz modern kapitalizmin, modern ideolojilerin (sosyalizmin, liberalizmin, nasyonalizmin vs.) ve nefislerimizin = egolarımızın = süflî arzularımızın birer tutuklusuyuz, kulu-kölesiyiz!.
Yorumlar
Yorum Gönder