AMAAAN!...

"Amaaan!, bi daha mı gelecez bu dünyaya?!."

Gelmeyecez tabiî; kim gelmiş ki?!.

Bu sözü söyleyenler, bu dünyanın tüm zevklerini tüketenler; öbür tarafa hiçbir zevk bırakmak istemeyenlerdir; buna Müslümanlar da dâhildir.

Yıllar önce “zengin ve mutaassıp” bir Müslümanla tanışmıştım, bana : ‘Müslüman her şeyin en iyisine lâyıktır.’ demişti. Yiyor-içiyor, geziyordu; dört kadınla evliydi; gününü gün ediyordu; 1/40 zekâtını da veriyordu!...

Ne var bunda?!, diyebilirsiniz; buradaki hayata, sırf yaşamak için geldiğinizi düşünüyorsanız (belki de) haklısınız; ama din, bu hayatın bir imtihan olduğunu, gününü gün etmenin mekânı olmadığını söylüyor.

Ne yazık ki, dünün fakir Müslümanlarının eline biraz imkân (para) geçince, ‘bi daha mı gelecez bu dünyaya’ diyorlar ve âhireti = hesabı çok çabuk unutuyorlar.

Elbette gelmeyecekler, kim gelmiş ki?!.

Asıl hayatın gidince başladığı unutulunca; ki, imkânlar (para, güç vs.) arttıkça bu unutma daha da hızlanıyor ve bu söz (= bi daha mı gelecez bu dünyaya?!, sözü) çok daha kolay ve çok daha rahat söylenmeye başlanıyor.

Kitâb, bu şekilde düşünen ve yaşayanlara : "qul: temetta’ bi küfrike kalîlâ!..." = küfrünle birazcık (azıcık) oyalan, biraz daha yararlan bakalım. (39/8) diyor.

Küfrün bir anlamı da, nimeti kendinin bilmek ve o nimeti, Veren’in değil de kendinin istediği şekilde, kendi keyfince kullanmaktır.

Bize verilen imkânlar (= akıl, sağlık-sıhhat, hava, su, güneş, toprak, vb.) olmasa idi, hangi nimeti elde edebilirdik?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET