CİNS-İYET

Cins, mantıktaki beş tümelin en kapsamlısı; diğerleri : tür, ayrım, hassa (özgülük) ve ilinti.

Bişey varsa, onun yakın ve uzak cinsi de vardır; uzak cinsi onun ‘cevheri’; yakın cinsi da onun cismidir. İnsan cinsinin “uzak cinsi” ruhu; yakın cinsi de bedenidir; bedenin de cins-iyeti vardır : kadın ve erkek.

Kitâb, insan türünün (tür, canlılar dünyasındaki farklılıkları = ayrılıkları ifade eder. Bitkiler, hayvanlar ve insanlar gibi.) “aynı cevherden = aynı özden = aynı nefisten” yaratıldığını (“min nefsin vâhidetin” 4/1.) söyler; İslâm, aslâ “cinsiyetçilik” yapmaz; insanı, insan olarak görür. “Aynı cevherden = aynı özden = aynı nefisten” (de) cinsiyetlerin (kadın ve erkeğin) yaratıldığını söyler.

İslâm’da cinsiyetler arasındaki üstünlük, taqvâ ile belirlenmiştir. “Birbirinizle tanışasınız (= liteârafû) diye, sizi kadın ve erkek olarak yarattık ve sizi kabilelere ve sülâlelere ayırdık. Allah katında en kerîm (en mükerrem) olanınız, en taqvâlı olanınızdır...” (49/13.)

Cinsiyetler arasındaki üstünlük, kültürel ve değişkendir; kimi toplumlar ata-erkil; kimileri de ana-erkildir.

İslâm kültürü (dini değil!), ata-erkil bir yapıda şekillendiği için, kadının “ikinci plana” itildiği zannedilir. "Kadınlardan Peygamber olmaz" diyen! bir toplum, Peygamberleri de bir kadının/ananın doğurduğunu unutur. 

Hz. Meryem, Âmine, Hz. Hatice birer anadırlar ve “cennet, anaların ayakları altındadır.”

Kadını “şeytan”! olarak gören bir zihniyet, kendileri gibi kadını da şeytanlaştırmıştır.

Efendimizin, eşi Hz. Hatice’ye ve süt annesi Halîme’ye (Vâlidelerimize) olan vefâsı, bizim için çook öğreticidir. Efendimiz, Huneyn Gazvesi sonucunda, süt annesinin kabilesi Hevâzin’den kendi payına düşen esirleri serbest bırakmış; ashab da bunu görünce o kabileden hiçkimse esir kalmamıştı. Efendimiz, Hz. Hatice Vâlidemiz vefat edene kadar hiçbir kadınla evlenmemişti; evlilikleri 25 yıl sürmüş, Hz. Hatice Vâlidemizi hiç unutamamıştı da, bu durumu Hz. Âişe Vâlidemiz kıskanmıştı. Efendimizin diğer evlilikleri 50 yaşından sonradır ve çoğu da “stratejik ve özeldir”!. Teaddüd-ü Zevcâd (= çok kadınla evlilik) meselesine, (o) günün toplumsal (!) şartlarında bakılmalıdır ve buradan aslâ bir “cinsiyet aşağılaması”! çıkarılmamalıdır.

Şimdi, 'bunu niye gündeme getirdin', diyebilirsiniz. Bu, yıllardır gençlerin ve müsteşriklerin (oryantalistlerin) zaten gündeminde; bize saldırının birazı da buradan (bu cepheden) yapılıyor da ondan.

Uyanık olalım; kendimizi nasıl savunacağımızı bilelim; düşmana fırsat vermeyelim, istedim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET