ÖLÇEK

Ölçek, genelde haritacılıkta kullanılır; yerin gerçek ölçüm değerlerinin kağıt (harita) üzerindeki nispetini/oranını gösterir. 1/10.000 gibi. 10.000, gerçek uzunluk; 1, haritadaki uzunluktur. Sözgelimi, 10 km’lik bir mesafe, haritada 1 cm’de gösterilebilir. Böyle bakınca ölçek, bir küçültmedir; harita üzerindeki bu küçültme, gerçek, dünyaya çıkınca büyür.

Aslında, büyük ve küçük kavramları da nisbîdir; bişeye göre büyük, bişeye göre küçük...

Ben, ölçeği bireysel ve toplumsal (siyasal) hayata transfer etmeyi deneyeceğim ve onu bir pergele benzeteceğim. Pergelin sabit ucunu bireye = kişiye; kalem takılan ucunu çevreye = topluma = dışarıya. Pergel, iki boyutta (en ve boy) en fazla 360°’lik bir açı (çember) çizebilir; pergelin sivri ucu da, çizilen ucun başladığı noktaya geri dönüşü de bir noktadır; ilki “küçük”, ikincisi “büyük”; aslında çizilen (şey), bir kendine dönüştür, kişinin kendini tamamlayışıdır. Ölçeği ne kadar büyütürsek büyütelim, yine aynı noktaya = kendimize (= yine başladığımız noktaya) döneriz. İki boyutlu çemberi, üç boyuta taşıdığımızda (= onu küre yaptığımızda, ona yükseklik, tersinden derinlik eklediğimizde), merkez aynı kalır ve biz o şeklin içine gireriz; sağımız, solumuz, önümüz, arkamız, her yanımız bir mağara olur. Bu mağara kişinin çapına göre büyür ya da küçülür; iş, her boyuttan = arkadan = her yönden tek bir noktada tamamlanır ama sürekli merkez değiştirirsek, herhangi bir “şekil”! elde edemez, oyun oynarız.

Kişinin bastığı yer sağlamsa, kişi kendinden eminse, sosyalleşmek (toplumsallaşmak, topluma açılmak, mağaradan çıkmak), bir yönüyle kişinin kendini güçlendirmesi ve zenginleştirmesidir; değilse, iş, bir oyuna döner.

Bilgi paylaşmaya (= dışa açılmaya) da böyle bakılabilir.

İstikrarlı olmayanlar, ölçeklerini büyütüp, kendilerini geliştiremezler.

Aslında, kim ne yaparsa kendine yapar; başkalarına bişey yapıyor görünse de.

“Büyük adamların”! pergellerinin bir ucunun dayandığı sabit bir “nokta” vardır; öbür ucuyla “dünyayı = âlemi” gezerler. O sabit uç, imandır, Allah’a ve kendine güvendir. Allah da Mü’mindir, onlar da. (Allah, El-Mü’min; onlar Mü’min.)

Bir dayanak noktası = iman olmadan güvenli seyahat mümkün değildir.

İmanın da bir ölçeği (ölçümü) olur mu?!.

Onu sadece Allah bilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET