SU

Suyun adı, eskiden rahmetti ve o rahmet gökten = semadan iner, yeryüzüne ve yeryüzünde yaşayan her canlıya (bitkiye, hayvana, insana) hayat verirdi, su hayattı; o aslâ paketlenip de satılmazdı.

Semadan inen suyu, yeryüzü emer = depolar; fazla olan sular dereler ve nehirlerle şarıl şarıl susuz yerlere ve deryalara akardı; deryalar da semalarla irtibat kurardı.

Suyun bu akışına da engel oldu, bu insanoğlu; suyun önüne bentler, barajlar inşa etti ve suyu kirletti.

Doğal dünyasında akan su, kirlenmez, pislik tutmazdı. İnsan kirlenince, su da kirlendi; her şey kirlendi.

Kirli insan, barajlarda biriken kirli suyu temizleyerek temizleniyor.

Akan su, şarkı söyler (zikreder); durgun suyun, canı sıkılır ve susar. Susmak, acı verir insana. Hele de kirli adamın susması!, bu, tam bir kin demektir.

“Kin, susturur insanı,  adına çıdam denir. Susulunca tutulan çetele, simsiyahtır.” (İsmet ÖZEL, Esenlik Bildirisi. Erbain Şiirleri)

...

Rahmetin (suyun) merhametle çook yakından ilgisi vardır. Rahmet, çiselese bile, toprak yine de ürün verir; bir yudum su da, yanan yüreklere serinlik.

Rahmet (su), bedene; merhamet, ruha (duygulara) hayattır. 

Merhametler de kirlendi; onun önüne de bentler, setler gerildi. Kırıcı her söz ve davranışımız (= kötülüklerimiz), bu bentlere, bu setlere birer tuğla/taş oldu; içimizdeki merhamet, muhataplarımızın gönlüne akmadı, akamadı, içimizde birikti... özür ve pişmanlığımız da (tövbemiz de) olmadığı için, bu birikim zamanla içimizde kine ve nefrete dönüştü.

Her türlü birikim, biriktirene zarar verir, veriyor. Mal biriktiren, cimri ve pinti oluyor; merhamet biriktirenin merhameti maraz doğuruyor; bilgi biriktiren, bilgisi ile böbürleniyor ve bilgisini satıyor...

Her şey, doğal ve fıtrî seyrinde akmalı; su doğal yolunu bulmalı; suyun önüne su’nî engeller yapılmamalı. Şehirleşme (betonlaşma, doğal olmayan yığılma) yeniden gözden geçirilmeli. Şehir hayatı (= endüstriyel üretim ve yerleşim, fabrikalar, otomobiller, otoyollar vb.) hem suyu hem toprağı hem havayı, kısaca doğayı ve insanı kirletiyor.

Kirli suyla temizlik olmaz. Taharet = temizlik, İslâm fıkhının ilk ve en temel konusudur; bu konu, hayatın su ile başladığı gibi, su ile başlar.

İçtiğimiz, yiyecek ve giyeceklerimizi  temizlediğimiz ve kendimizin temizlendiği suyun temiz olması kadar, soyumuzun = neslimizin suyunun da (nikâh) temiz olması şarttır.

Burada temiz olan ve temiz kalan “adamlara” ötede temiz su; temizlenmeyen, “pis adamlara” da “pis su” (hamîmen ve gassâkan, 78/25.) içirilecektir!...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET