ÖLÜM
Yarım asrı geçkin ömrümde nice insanlarla karşılaştım; kimi çook fakir, kimi çoook zengin; kimi meşhur, kiminin neredeyse kimsesi yok; kimi elindeki (malı, ilmi, makamı vs.) ile hava atıyor, kimi de şükrediyordu...
Çoğu öldü; yaşayanların da bir çoğu, ya hâlâ aynı şekilde ya da tam tersi (eskiden zenginse şimdi fakir; fakirse de zengin) bir hayat yaşamaya devam ediyor.
Saat-vakit geldiğinde ölüm herkesi EŞİTLİYOR.
Sakın aldanmayın! bu eşitlik, bir ânlık bir eşitlik.
...
Uğruna ömrümüzü verdiğimiz kazançların neredeyse tümü burada kalıyor; bizler 2 m kefenle o musalla taşına boylu-boyunca uzanıyoruz!.
...
Ne gördük, ne geçirdik; ne getirdik, ne götürdük?!.
Tüm yapıp-etmelerimiz yanımıza kâr mı kaldı?!.
...
15’li yaşlarımda duraktan daha 1 m bile uzaklaşmamış, tekeri tam bir tur dahi yapmamış o belediye otobüsünün kapısına vurdum diye dayak yediğim o otobüs şoförünün,
‘Ben sana o adamın kitabını okuma! demedim mi’ diye ağza alınmayan küfürlerini işittiğim o adamın,
Beni kandıran o esnafın,
Benim zihnimi bulandıran (zehirleyen) o yazarın (o hocanın),
...
Benden (ve benim gibi talebelerden) yıllarca beş kuruş kira almayan o amcanın,
Beni yıllarca bedava traş eden o berberin,
Bana, yaşantısıyla (ve sözleri/öğütleri ile) örnek olan o abinin, ... yaptıkları boşa mı gidecek, bunlar eşit mi olacaklar = eşit muamele mi görecekler?!.
Hayır. Binler, milyonlar kere hayır ki, bunlar eşit olmayacak!. Bu eşitlik, sadece o musalla taşında kalacak. Ötesi, çoook farklı olacak.
Çoğu insan yaptığına (= yaşadığına) pişman olacak; çoook az insan da sevinecek!.
“Ölüm, en büyük = çook büyük nasihattir.” buyurmuş Efendimiz.
Biz de elbet bir gün o ölümü tadacağız, doğru kullanmazsak elimizdeki şeylerin (malın-mülkün, makamın-mevkinin, ilmin vs.) bi işe yaramayacağını (üstelik geride bıraktıklarımız arasında kavgaya sebep olacağını) bileceğiz; bugün bilelim de, işe yarar işler yapalım, övünmeyelim, şükredelim; ölümü ve SONRASINI sürekli hatırlayalım derim.
Yorumlar
Yorum Gönder