ÖRTÜ

Örtü, değerli olan bişeyi örtmeye, onu/onları ısıdan, ışıktan, yağmurdan, kardan korumaya yarayan bez, branda vb. şeylere verilen genel ad. Dînî ve insânî açıdan bakar ve dar anlamda düşünürsek, başa örtülen, başı örten bez; geniş anlamda da tüm bedeni örten elbise.

Beden değerli bişey midir ki, örtülsün?!.

Değersiz görenler, örtmesin!. 

Pekiî, değerli olan her şey örtülür mü?!.

Evet. Maddî ve değerli olan her şey, örtülmeli, kem gözlerden (hırsızlardan, arsızlardan) gizlenmeli ve herkese gösterilmemelidir.

Manevî ve değerli olan her şey (bilgi ve hakikat gibi) de, örtüden uzak tutulmalı, ki, insanlar doğru yolu bulabilsinler.

Kâfir, hakikati örten adamdır; küfr de bu işin/işlemin adıdır.

Hakikat (= Hakk), gizlenmez, gizlenemez, örtülmez, örtülemez!.

...

Başları dahil, bedenlerini örtenler, kendilerini kötü niyetli insanlardan korurlar ve iffetli olurlar. Maalesef, bunların bir kısmının içi (beyni ve kalbi) boş, gösterecek bişeyleri yok!, dışarıya “iffetsizlik, şirretlik” sızdırıyorlar; bir kısmı da gerçekten iffetli, letâfetli, zerâfetli ve ma’rifetli; (ma’rifeti hem el becerisi hem de bilgi anlamında kullandım); onların bedenleri örtülü, ama zihinleri, kalpleri ve elleri açık.

Örtü, Efendimiz zamanında muhsane (= Hür ve Müslüman) kadınları, köle ve câriye kadınlardan ayırmak için kıllanıyordu. Şimdi sanki işler tersine döndü!. Şimdi hür ve Müslüman kadınların bir çoğu, bırakın başını; bacağını, göbeğini ve göğsünü gösteriyor. 

Maalesef reklam sektörü bizi bu hâle getirdi; “gösterecek bişeyimiz”! olmadığı için bedenlerimizi gösteriyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET