TEŞRÎQ TEKBİRLERİ

Kelime, teşrik şeklinde yanlış yazılıyor. Teşrik, şirkten, şirk koşma; teşrîq ise, şarqdan, doğma-doğuş, demek.

Teşrîq Tekbirleri, yarın (arefe/arife günü) sabah namazında başlar; kurban bayramının 4. günü ikindi ile sona erer. Arefe günü hacıların Arafat’a çıkış, vakfeye duruş günüdür.

Şirkten uzak duramayan, ârif olamaz; şirk bütün amelleri geçersiz kılar. (Ey Habibim!) “Sana da Senden öncekilere kesinlikle vahyedildi (söylendi, bildirildi) ki, şirk koşarsan (koşanların) bütün emekleri/n (çabaları/n) boşa gider; kesinlikle hüsrana (ziyana) uğrarsın. (uğrarlar).” (39/65.)

Teşrîq Tekbirleri, şirkten uzak durmanın, tevhide yakın olmanın alıştırması, provasıdır; her ne kadar bu tekbirlerin sadece sayılı günlerde (eyyâmen ma’dûdât, 2/203; bayramda) getirilmesi istense de, aslında her zaman getirilmelidir.!.

Ne denir, bu tekbirlerle?

“AllāhüEkber AllāhüEkber lâ ilâhe illallāhü vallāhü Ekber AllāhüEkber ve lillâhi’l-hamd” = En Büyük (tek büyük) Allah’tır (iki kere); O’ndan başka (gayrı) ilâh yoktur. En Büyük (tek büyük) Allah’tır (iki kere); Hamd (övgü), (bi başkasına değil sadece) O’na = Allah’a hastır = mahsustur.

Tekbir (getirmek) = AllāhüEkber (demek), sadece Allah’ı yüceltmek ve Allah dışındaki ilâhlara (aslında onlar ilâh falan değildirler) değer vermemektir.

Bu, sadece sayılı günlerde (eyyâmen ma’dûdât) mi söylenir?!. Bu sayılı gün ibaresi, hacılar orada (Harem-i Şerif’te ve Arafat’ta) sayılı günlerde kaldıkları içindir. (Asıl) Hacc, haccdan sonra (da) devam eder. Hacc etmek, hüccetle (delille) donanmak, şirkten uzak durmak ve dînî donanım kazanmaktır. Bizler de, “uzaktan”! hacıların bu tekbirlerine, tehlillerine (‘lâ ilâhe illâ Allah’ demelerine) ve telbiyelerine (lebbeyk = emret demelerine) iştirak ederek, tevhîdi = kalbimizdeki teslimiyeti, Rabbimize bağlılığımızı sağlamlaştırır, şirkin her türlüsünden uzak dururuz; inşaallah.

Namaz (da), tekbirle başlar. Tekbir (AllāhüEkber) Allah’ı (= sadece El-İlâh’ı) ululama, yüceltmedir. Kurban ise, O’na yaklaşma, O’nun için en sevdiklerimizi terk etme = kurban etmedir.!. Arafat’taki vakfe, bu bilinci (şuuru) kazanmak için yapılır. “Hacc, Arafat’tır.” Arafat “tamsa” (= beklediğimiz gelmişse)!, bayram gelir. Arife (arefe günü), önemli günlerden (bayramdan) bir gün önce gelen gündür. Arafat, arefenin çoğuludur. Vakfe, durma, duruş, bekleyiş, demektir. Bayram edilecekse! = beklediğimiz gelecekse!, bir gün değil, bir kaç gün (bir ömür) de beklenebilir. Babamız Hz. Adem, anamız Hz. Havvâ ile Arafat’ta buluşmuştu; kim bilir, birbirlerini kaç gün beklemişlerdi!. Arayan, aradığını Arafat’ta bulur. Kimi eşini arar, kimi işini, kimi de Rabbini, kimi de bilmediğini; bulursa = ârif olursa, bilir; ona aradığını bulduran = bildiren de, şimdi bildin mi = anladın mı = tanıdın mı = arefte (عرفت)? diye sorabilir. Ancak ve ancak ârif olanlar, anlar ve tanırlar.

Teşrik = şirk, onu-bunu, önüne geleni ilâh tanımak = bişey bilmemek; Tekbir, (teşrîq tekbirleri) sadece Allah’ı ilâh tanıyarak-bilerek, ‘her şeyi bilmek’!, şirkten arınmak, tertemiz olmak, âdeta günahsız, tertemiz yeniden doğmaktır.

Makbul hacc, kişiyi yeniden doğmuş gibi günahsız ve tertemiz yapar; buyurur Efendimiz. 

“Kim Allah için hacceder de (Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan uzak durur ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı hariç) annesinden doğduğu günkü gibi tertemiz (günahlarından arınmış olarak) döner.” (Buhârî, Hacc, 4; Müslim, Hacc, 438; Nesâî, Menâsikü-l-Hacc, 4.)

Haccınız makbul, kurbanınız kabul, bayramınız kutlu olsun. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET